Demem o ki, herkescikler değil, bazıları donar, yağan karda da.
Havalardan herhalde
"Aforizmalar" ım azdı.
O yüzden, sevmeyenler bağışlasın, onları seven kalplere ithaf ederek bugün sadece
"öğütler" sıralamakla yetineceğim.
Tabii benden değil.
"Neo-ustalar" dan.
Taze.
Eski ve yeni ustalardan, özel ve resmi üstatlardan taptaze.
Koleksiyoncularına da toplu bir eser parçası. El yazmalarından naklen. Bugüne kadar yayınlanmış 71 adet
"öğüt" ün ardından, 72'den itibaren.
"Öğüt" me çarklarına atfen.
Neo-ustalardan gazetecilere öğütler- (72):
Bu mesleği ya sevin ya terk edin, diyemeyiz. Çok sevdiğiniz halde de terk edebilirsiniz. İki dudağımız arasındadır yani. - (73):
Fotoğraf çekerken durduğunuz açı çok önemlidir. Bizim açımız değilse, deklanşöre basmayın bile. - (74):
Yöneticilik heykeltıraşlık gibidir. Taşa da şekil veririz; bilhassa her cinsten çamurla da haşir neşir oluruz. - (75):
Esnek çalışma sistemini kavrayın. Şudur: İşyerinde, ücret, çalışma süresi, sosyal hak, dayatmalar bakımından esnemezseniz , işsiz kalıp evde esner durursunuz. - (76):
Gazeteci biraz armuda da benzer. İkisinin de hakikaten iyisini... - (77):
Çok okuyun. Belki dualarınız işe yarayabilir. İleride "dua" yen de olabilirsiniz. - (78):
Örgütlerinizi ve yerinizi iyi bilin. Bir Gazeteciler Cemiyeti vardır; bir cemiyet gazetecileri, bir de cemaat gazetecileri. Bir de cerahat gazetecileri vardır. Üçe ayrılırlar: Cerahat oluşturanlar, cerahat ovuşturanlar, cerahat kovuşturanlar. - (79):
Moraliniz çabuk bozulmasın. Yıllara yayın, tüm meslek hayatınızı kapsayacak şekilde. - (80):
Müessese sizi her an, her şartta gözetir. Bunca kamera filan boşuna mı! - (81):
Gazetecinin fikri hür, vicdanı hür olabilir. Kendisi asla değil. Ki işin esası budur. Somut durumdur. - (82):
Paradaki Grisham Kanunu medyada da geçerlidir. Kötü iyiyi kovar. Kötüler iyileri kovar. Kötülük iyiliği kovar. - (83):
Siz yoksanız bir eksiğiz. Sizi attıktan sonra ötekileri de kovunca personeli epey eksiltmiş olacağız. Özellikle kafamızı bozanlar bir bir eksilmeli yahu. - (84):
Geleneklerimize sahip çıkın. Kapıkulluğu öyle tarihi ve güzel, manalı bir geleneğimizdir. - (85):
Pek kilo almayın, hatta verin. Boynunuz kıldan ince olsun. - (86):
Bardağın hep dolu tarafına bakın. Son bakışınızdır; az sonra o da boşalacak. - (87):
Gazetecilik tahterevalli gibidir. Bizim hafifliğimiz yüzünden gazeteciliğin ağırlığı yere yapışır ve yerden kalkamaz. - (88):
Gazetecilikte bileşik kaplar formülüne gerek bile yoktur. Her cenahtan tüm neoustalar sonuçta aynı kaba eder. - (89):
Ayağınızı yorganınıza göre uzatın. Uzatırken bir arkadaşınıza çelme takabilirsiniz. Düşerse onun yorganını da kapabilirsiniz. Ayağınızı azıcık daha uzatırsınız o zaman. Sıcacık olur. - (90):
Haber sizin namusunuzdur. Bizim değil. Ne alaka yani. - (91):
Kelimelerin yeri değişse de gazetecilik için, memleket için sonuç değişmez. Deneyin bir: "Medya iktidarı... İktidar medyası..." Deneyin iki: "Medya devleti... Devlet medyası..." Hadi, deneyin üç: "Basın özgürlüğü... Özgürlüğü basın."
Yayın tarihi: 20 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/20//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.