Türk futbolu yaklaşık 7 yıldır ciddi anlamda tartışılır bir dönemden geçti. Garip bir çelişkidir ama Türk futbolu uluslararası alanda çok önemli başarılar yaşadığı bu dönemde yurt içinde de ciddi spekülasyonlar ve şaibeler gördü. Şu anda yeni bir federasyon iş başında.
Hasan Doğan ve arkadaşları, belki de futbol tarihinde hiçbir futbol federasyonu başkanına nasip olmayacak şekilde büyük bir konsensusla iktidara geldiler. Bunun kıymetini bilmeliler. İttifakla göreve gelmek ve herkes tarafından kabul görmek güzeldir. Ama bunun aynı zamanda ciddi bir sorumluluğu vardır.
Eğer kirlenmeye yüz tutmuş, marka değeri küçülmüş ve güven ortamı yok olmuş Türk futbolunda her şeyi yeniden tesis edemezseniz sonunuz felaket olur. Listeye bakıyoruz
TUSİAD gibi. Büyük holding patronları listede. Bu ne demektir? Ekonomik kaynak ve vizyon açılımı daha fazla olacak demektir. Haluk Ulusoy'un ilk dönemleri iyiydi.
Sonra bir de baktık ki Türk futbolunda cezalar yetersiz, eyyam başlamış, özellikle hakem camiası çok tartışılır hale gelmişti. Demek ki Hasan Doğan federasyonu kimsenin gözünün yaşına bakmamalı. Büyük, küçük ayrımı yapmadan, yanlış yapana kim olursa olsun en ağır cezayı verebiliyorsanız, ilk etapta dizginleri elinize almışsınız demektir.
Türk futbolunun sorunu sadece şiddet ve cezalar mı? Tabii ki değil. Ekonomik kaynak ve bu ekonomik kaynağın kulüplerce nasıl ve ne şekilde kullanıldığı da çok önemlidir.
SARVAN'A ATEŞTEN GÖMLEK Tabii bir de hakemler. Birçok şeyin sonu ve başı onlar. Yeni bir MHK geldi.
Oğuz Sarvan, 8 yıl sonra Türk hakemliğinin patronluğuna oturdu. Hakemken temiz bir isimdi. Camiayı iyi tanıdığını ve idealist düşünceleri olduğunu da biliyorum.
Ama bunların hiçbiri yeterli değil. Sarvan, ateşten bir gömlek giydi. Ateşten gömlek giyen bir insan gereğinde masaya yumruğunu vurabilmeli, gereğinde federasyona ve kulüplere karşı çıkabilmelidir. Sarvan da şu takımı karşıma almayayım, bu takımı kızdırmayayım gibi bir yumuşak ve kucaklayıcı misyon içine girerse şunu çok iyi bilmelidir ki o da paketlenir gider.
Ve 20 senede yaptığı ismi 6 ayda bitiriverir. MHK'deki diğer isimlere bakıyorum. Fazla duyulmamış ama kabul edilebilir isimler. Onlar da adamcılık yapmaz, kadrolaşmaya gitmezlerse başarılı olabilirler.
AHMET GÜVENER ESİNTİLERİ! Federasyonun en genç isimleri Serdar Güzelaydın ve Levent Kızıl.
Ankara'da kendilerini tuhaf ve rahatsız edici bir zafer sarhoşluğu içinde gördüm. Ama bu başarılı arkadaşların kendilerine çeki düzen vereceklerinden eminim. Gelelim Gözlemciler Kurulu'na. Kemal Dinçer'i uzun yıllardır tanırım. İyi bir isim. Ama listenin diğer bölümlerine baktığımda
Ahmet Güvener'in esintilerini görüyorum. Ahmet Güvener yine perde arkasında ince ince çalışmış. Ne yapmış etmiş birkaç adamını oraya sokmuş. Böylesine işlere niye girer anlayamıyorum. Son olarak yapılması gereken en önemli şey bu sezonu en az hatayla tamamlamak. Çünkü 4 takım büyük bir mücadele içinde. Ligin dibi de cadı kazanı.
Yayın tarihi: 20 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/20//cakar.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.