Gazze şeridi dünyanın en büyük
açıkhava hapishanesidir. Yaklaşık 360 kilometrekarelik bir alanda bir buçuk milyona yakın insan yaşar ya da yaşamaya çalışır. 14 Haziran tarihinden beri yani Hamas'ın el Fetih'i Gazze'de yenip idareyi tamamen eline almasından beri dünyayla ilişkisi kopuktu. Başkan Bush'un bölgeyi ziyaretinin ardından İsrail, Sderot kasabasına yağan Kassam roketlerini gerekçe göstererek ablukayı yoğunlaştırdı, bunun sonucunda elektrik santralı kapandı.
Geçenlerde Türkiye'ye gelen Gazze'nin ileri gelen şahsiyetlerinden birisi sabah okula giden çocuklarıyla vedalaştığında onları yeniden görüp görmeyeceğini bilmediğini söylemişti. Gazze'deki hayat koşullarından ise bahsetmeye hiç gerek yoktu. Gıda, içecek, ilaç bulunamıyor. Hamas'ın dize getirilmesi ya da
cezalandırılması amacıyla bir buçuk milyon insan feci koşularda yaşamaya mahkum ediliyordu.
Abbas'ın otoritesi zayıf Bu durumun sürmesinden derin bir rahatsızlık duymak için Hamas'ın dünya görüşünün ve yöntemlerinin sevdalısı olmak da gerekmiyordu. Ancak kimsenin bir şey yapmaya
ne niyeti, ne mecali vardı. Sonunda Hamas ve Gazzeliler Çarşamba gecesi bölge ile Mısır arasındaki duvarı yıkarak koşullarında
köklü bir değişiklik yaptılar.
Yüzbinlerce Gazzeli yılardan beri ilk kez hapsoldukları alanın dışına çıkabildiler. Çarşambadan itibaren gerek fiili gerekse siyasi durum
geri dönülmesi zor bir şekilde değişmiş sayılmalıdır. Hamas etrafına çevrilmiş olan siyasi ablukayı kırmış ve meşruiyetini yeniden elde etmiştir. Mahmut Abbas'ın Hamas'a yönelik sert tutumu ise zaten zayıflamış olan otoritesinin daha da zayıflamasına yol açacak bir tutumdur.
Bazı İsrailli yetkililer son gelişmeleri sevinçle karşılamışlar. Bu şekilde Gazze ile bağların tamamen kopmasının sağlandığını, sorunu Mısır'a havale ettiklerini, onun da ötesinde Filistin
siyasasının bölünmüşlüğünün giderilemeyecek bir hal olduğunu savunuyorlar. Bu beladan kurtuldukları için Gazze'ye yönelik hizmetleri de durdurma hakkına sahip olduklarını bundan böyle Mısır'ın Gazze'nin yükünü taşımak zorunda kalacağını düşünüyorlar.
Hamas'ı yok sayamayız Gerçekten de İsrail'in tektaraflı politikalarının bir aynası gibi Hamas da kendi tektaraflı siyasetlerini uygulayarak hem fiziki durumu değiştirdi hem de ekonomik olarak
Gazze'nin İsrail'e mutlak bağımlılığını kırdı. Ancak bu gelişme kısa vadede İsrail'in işine yarayacak gibi gözükse de siyaseten Hamas'ı yok saymaya yönelik yaklaşımın çıkmaz yol olduğu bir kez daha anlaşılacaktır.
Filistinlilerin GazzeBatı Şeria bölünmesini uzun süre taşıyacaklarını ya da siyasi kaderlerini iki ayrı bölge bağlamında arayacaklarını düşünmek de yanlıştır. Mısır açısından durum daha netamelidir. Filistinlileri Gazze'ye döndürmek,
sınırı derhal kapamak pek mümkün sayılmaz. Zira Hamas ile Mısır'ın en güçlü muhalefetini oluşturan Müslüman Kardeşler arasındaki bağlar Kahire yönetiminin böyle bir siyaset izlemesini güçleştiriyor. Çok ciddi sosyal ve siyasal sıkıntıları da olan Mübarek rejimi de üzerinde kalan bu yükü taşımak istemeyecektir. Bu durumda da gerek İsrail'i gerekse ABD'yi Gazze'ye yönelik tutumlarını değiştirmeye zorlamaya çalışacaktır.
Gazze'de bundan sonraki gelişmeler ne olursa olsun geçen on günde yaşananların ortaya bir kez daha koyduğu bir gerçek var.
Annapolis yaklaşımı bir fiyaskodur. Filistin meselesi bundan sonra Hamas gerçeği kabul edilmeden, terör eylemlerine rağmen siyasi yol açılmadan ve risk almadan çözülemez. Bu yol seçilmediği taktirde bölgedeki tüm devletler açısından orta vadeli maliyet hayli yüksek olacaktır.
Yayın tarihi: 27 Ocak 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/27//haber,66181ADB7CD0479B900E1E93E227CE27.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.