Hakkâri'de, 150 teröristin bir komando taburuna saldırdığını ve çok sayıda şehidimiz olduğunu öğrenince içim kor gibi yandı. Bir süre önce de Şırnak'ın Gabar dağında bir başka komando birliği pusuya düşmüş, 13 askerimiz şehit olmuştu. İktidarın soğukkanlı davranması, hamaset yapmayıp sağduyusunu muhafaza etmesi netice vermedi. Bu durumda, Türkiye
"tehdidinin gereğini yerine getiremeyen" bir ülke konumunda kalamaz. Kaçınılmaz bir sona doğru sürükleniyoruz.
Sınır ötesi harekâta ilişkin tezkere Meclis'te görüşülürken, Cemil Çiçek'in PKK terör örgütünü destekleyen bir devlet hususunda şüphe bırakmayan sözlerini hatırlıyoruz:
"Örgüt mensubu yakalanıyor; tedavi ediliyor; özel uçakla Kandil dağına gönderiliyor..." Acaba Çiçek, ABD'yi mi kastetti? Neden gerçekler milletten gizleniyor?
Anlamadığım başka şeyler daha var: Niçin hâlâ tecrübeli teröristlere karşı, tecrübesiz evlatlarımız kullanılıyor; bir iki aylık eğitim, terörle mücadeleye yeter mi? Komando timi hangi şartlarda pusuya düşürüldü? Askerden kaynaklanan bir ihmal mi söz konusu? Saldırı talimatını, Öcalan, İmralı'dan mı veriyor? Türkiye'nin Irak bataklığına çekilmesinde kimlerin menfaati var? Türkiye'nin barış çabalarını kırmak ve saldırının meşru zeminini hazırlamak amacı mı güdülüyor?
Bazı
"akl-ı evvel" ler, sınır ötesi harekâtı sihirli bir değnek gibi görüyor. Sanki dokunacaksınız, her şey sütliman olacak bir sınır ötesi harekâtta. Kaç şehit vereceğimiz konusunda acaba birileri bize bilgi verebilir mi?
Şehitlerimize ağlıyoruz; yüreğimiz yanıyor ve maalesef Türkiye kaçınılmaz sona doğru sürükleniyor.
Yayın tarihi: 22 Ekim 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/22//haber,550C7456083C49709FE4F591E47AEE7F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.