GÜL ailesi çok dikkatli davranıyor, ama, gene de, eleştirilerden nasibini alıyor. Size komik bir olay nakletmek isterim. Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı
Ahmet Sever, nikâhta,
400 bin YTL'lik takı geldiğini, yarısının şehit ailelerine verileceğini açıkladı ya, duyduğumuza göre mesele farklıymış. Aile büyüklerinin Kübra'ya taktığı birkaç takı istisna edilirse, gelenlerin değeri ancak
70 bin YTL imiş. Bu durumda, lâf olmasın diye, Kübra'nın babası Abdullah Gül ile kayınpederi Abdullah Sarımermer, 130 bin YTL'lik açığı kendi ceplerinden karşılayacaklarmış.
Marifet iltifata tabi, ama, kimse Hayrünnisa Gül'ün nikâh töreninden hemen sonra Suriye Cumhurbaşkanı Başar Esad ve eşini ağırlaması üzerinde durmadı. Kolay mı, binlerce kişinin katıldığı bir nikâh töreni tertip edeceksiniz ve hiç dinlenmeden devlet protokolündeki vazifenize koşacaksınız.
Suriye ile ilişkilerimiz nereden nereye geldi. Hafız Esad zamanında, PKK lideri Öcalan, Bekaa vadisinde himaye görüyordu. Daha sonra Esat, Öcalan'ı korumaktan vazgeçip Suriye'den attı, ama aramızdaki soğukluk sürdü.
Bugünkü sıcak ilişkilerin kurulması AK Parti iktidarına rastlıyor. Erdoğan ve Gül'ün gayretleriyle, öyle büyük bir yakınlık tesis edildi ki,
Başar Esad, Irak'
ta gerçekleşecek sınır ötesi operasyona sahip çıktı. Suriye'nin Türkiye'nin arkasında olması, bölge dengeleri açısından çok önemlidir. Unutmayalım ki bu yakınlığı Türkiye, ABD'nin baskısına rağmen oluşturdu ve sürdürdü.
Bir duyumumu da nakledeyim: Esad ailesi, Camlı Köşk'te konakladı. Esma Esad, mekânın bakımsızlığına -kendi tabiriyle-
"ihmaline" hayret etmiş. İçe kapanıklık devri sona erdiğine göre, daha sırada birçok yabancı konuk var demektir. Bu yüzden, Hayrünnisa Gül, Camlı Köşk'ün onarılıp, içinde yaşanır hale getirilmesine öncelik vermeli.