kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
SOLİ ÖZEL

Kibir ve haysiyet

İran-ABD ilişkisi stratejik bir rekabet boyutu taşır ama aynı zamanda ruhen yaralı iki tarafın ilişkisidir. İranlılar 1953'te Musaddık'ın Amerikan destekli bir darbeyle devrilmesini unutamazlar. Amerikalılar da devrim sonrasında 444 gün boyunca rehin tutulan Amerikalılar nedeniyle ne kadar küçük düştüklerini. Bu psikolojik faktörlerin yanısıra iki ülke arasında özellikle Irak savaşından sonra iyice ortaya çıkmış bir güç mücadelesi var. Afganistan operasyonunda İran'dan yardım gören Washington sonradan ters bir tavır almıştı. Ödüllendirilmeyi beklerken "şer ekseni" üçlüsüne katılan İran'da aldatılmışlık ruhu kabardı. Mahmud Ahmedinejad, alt sınıflara yönelik katıksız popülizmi kadar bu aldatılmışlık duygusunun da etkisiyle cumhurbaşkanı seçildi.
Ahmedinejad uzun bir devlet geleneğine, gelişmiş bir diplomatik geleneğe ve yüksek kültüre sahip İran'a en yakışan cumhurbaşkanı sayılmaz. Başında bulunduğu rejimin insan hakları ihlalleri ve özgürlükler açısından kapkara bir sicili var. Ekonomik performansı felaket. 1990'ların göreli özgürlükçü ortamı yok edildi. Rejimin en sert unsuru Devrim Muhafızları'nın gücü arttı. Hem rejimin niteliği hem de dünyayla ilişkilerin üslubu konularında şiddetli mücadele var.

Rektörün terbiye sınırı
Aynı Ahmedinejad özellikle İslam dünyasında, ABD'ye kafa tuttuğu, İsrail'i yok etmek istediği, insanlığın yüz karası Yahudi soykırımını hastalıklı bir tavırla reddettiği için gözde. Sakilliğine rağmen medya çağının gerçeklerini çok iyi anlıyor. Amaçları doğrultusunda medyayı iyi kullandığına da şüphe yok. Diğer yandan söyledikleri ve yaptıklarıyla, Amerikan yönetiminin İran'a karşı propagandasında kullanacağı en önemli malzeme oldu.
Columbia Üniversitesi böyle bir bağlamda Ahmedinejad'ı konuşma yapmaya çağırdı. Davet nedeniyle çıkan kıyamette üniversite kurumsal tarihine uygun olarak, ifade özgürlüğüne ve Amerikalıların "dinleme ve konuşma hakkı"na sahip çıktı.
Rektör açılış konuşmasında ifade özgürlüğü hakkında veciz sözler söyledi. İran rejiminin karanlık yüzüyle ilgili bilgi ve rakamlar aktardı. Ancak konuşmasının sonuç bölümü dehşet vericiydi. İranABD ilişkilerindeki hastalığın örneklerindendi. Aynı zamanda bazı Amerikalıların dünya ile ilişkilerinde kendileri için uygun gördükleri ahlaki üstünlük iddiasının hayli küstah bir ifadesiydi.
Rektör davetlisi olan İran Cumhurbaşkanına, "dar kafalı ve gaddar bir diktatör olduğunuzun tüm işaretlerini sergiliyorsunuz" diye söze başlayarak sorular yöneltti. Sorular sert ve köşeliydi. Ancak üslup gene de kabul edilebilir düzeydeydi.
Rektörün sorularını sorduktan sonra, cevapları beklemeden konuğuna "bu soruları cevaplayacak entelektüel cesarete sahip olduğunuzdan kuşkuluyum...sizin söylediklerinizin ve yaptıklarınızın çoğuna damgasını vuran fanatik zihniyeti sergilemenizi bekliyorum" demesi terbiye sınırlarını fazlasıyla aşan sözlerdi. "Temsil ettikleriniz hakkında duyduğu tiksintiyi ifade etmek için kıvranan tüm modern uygar dünyanın yükünü üzerimde hisediyorum"
Ahmedinejad biraz haysiyet sahibi olsaydı, Rektör'e küstahlığını hatırlatır, çeker giderdi. Pişkinliği veya oportünizmi ağır bastı. Selefi Hatemi ile karşılaştırıldığında İran açısından hazin. Ama asıl hazin olan dünyanın önde gelen bir üniversitesinin rektörünün ülkesinin Irak savaşında yaptıklarının niteliğini, bunların dünyada nasıl algılandığını anlamamış olması ve oryantalizmin tepeden bakan yargılayıcı duruşunu hala geçerli saymasıydı.