Irak'taki Britanya birliklerinin sayısı sonunda 45 binden 5 bine indi. Basra'daki son askerler Irak'tan çekilirken geride kalanlar bir havaalanında konuşlandı ve gerekmedikçe de çatışmaya girmeyecek. Oradaki yegane varlık sebepleri,
ABD'yi tek başına kaldığı görüntüsünden kurtarmak herhalde. ABD Başkanı ise Asya'ya geçmeden önce Anbar vilayetini ziyaret etti. Ocak ayında onayladığı ve 30 bin ek askerin Irak'a gönderilmesine yol açan "hamle"nin bilançosu eylül ortasında
General Petraeus tarafından bir rapor halinde Kongre'ye sunulacak.
Bu
bilançonun pek parlak olmadığı konusunda yeterince bilgi var. Ancak bazı bölgelerde ABD güçleri güvenlik sağlamayı beceriyor. Bunda, inanılmaz vahşet sergileyen Irak'taki El Kaide'ye karşı,
Sünni aşiret reislerinin Amerikan ordusuyla
işbirliği yapmasının payı var. En az bunun kadar önemlisi ise bazı bölgelerde kanlı etnik temizliğin artık neredeyse bitmiş olması. Bu gelişmelere bakıldığında Irak Savaşı ve işgali beşinci yılını doldururken başlangıcın sonuna gelindiği anlaşılıyor. Bundan sonraki dönemde Bush yönetimi eskisi gibi
Irak siyasetini istediği şekilde belirleyemeyecek . Bu savaştan bıkan Amerikan toplumunun başkanlık seçimleri yaklaşırken artacak baskısıyla asker çekilmesine muhtemelen başlanacak.
ABD'nin Ulusal İstihbarat Konseyi'nin (NIC) Ağustos ayında yayınlanan "Irak'ta istikrar ihtimali" başlıklı raporda da önümüzdeki 6-12 ay arasında "Irak hükümetinin durumunun daha kırılgan olacağı...
mezhep savaşlarının yol açtığı nüfus hareketlerinin yerel yönetimler ve komşu ülkeler üzerinde büyük baskı yarattığı... Irak'ın komşularının ABD'nin kuvvet indirimine gitmesi olasılığı nedeniyle Irak siyaseti üzerindeki etkilerini arttırmaya çalışacakları...
Tahran'ın Sünnilerin güç kazanmalarından ve ABD'nin İran etkisini azaltmaya çalışmasından kaygı duyması nedeniyle Şii milislere para, silah ve eğitim yardımı yapacağı" tahmin ediliyor.
Bağdat'tan yönetilemez ABD'de savaşın gidişatı ve bundan sonra ne yapılması gerektiğiyle ilgili tartışma sürerken genel olarak Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması gereği kabul ediliyor. Bu durumda da tüm askerleri çekme fikri siyaseten cazip görünse de daha uzun vadeli Amerikan çıkarları açısından
henüz çok makbul bulunmuyor. Zira Irak'ın parçalanması bölgedeki tüm ülkelerin benzer bir baskı altında kalmaları sonucuna varacaktır. Ancak şekillenecek olan
yeni Irak'ın Bağdat'tan yönetilmeyeceği konusunda da mutabakat var.
Tüm bu gelişmeler Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. ABD ile ilişkileri de etkilediği için Irak, Türkiye'nin bir numaralı stratejik meselesidir. Türkiye alışık olmadığı parametreler içinde siyaset üretmek tercihler yapmak durumundadır. Doğru siyaset üretebilmek içinse Irak'taki durumun ve
Türkiye'nin etkileme kapasitesinin gerçekçi bir değerlendirmesini yapmak gerekir. Gelişmelerden hoşlanmadığı için bunları yokmuş farzeden bir ülke ağir bedel ödemek zorunda kalabilir.
TEPAV'ın yayınladığı "Riskler ve Fırsatlar Kavşağında Irak'ın geleceği ve Türkiye" başlıklı raporun sonuç bölümünde vurgulandığı gibi "Türkiye'nin Ortadoğu genelinde ve Irak özelinde gelişmekte olan
süreci etkileme imkan ve olanaklarını akılcı bir şekilde tespit etmesi; imkanlarının ötesine geçen yapılabilirliği olmayan fantazi planlarla vakit kaybetmemesi elzemdir."
Bu yaklaşımın gerektirdiği ilk adım ise Kuzey Irak'taki
Kürt siyasi olgusuna daha gerçekçi bakmak ve Türkiye'nin etkisinin yalnızca silah gücüyle sağlanamayacağını görebilmektir.
Yayın tarihi: 6 Eylül 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/06//haber,13D03A903D82407CAD77B28CD3D65949.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.