Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Türk siyasi tarihinde yeni bir dönem başlıyor. Kimilerinin bundan
mutlu, kimilerinin bu gelişmeye
öfkeli bazılarının da
kaygılı olduğu malum. Ancak gerek Türkiye, gerekse dünya siyaseti açısından bakıldığında bu cumhurbaşkanlığı seçiminin büyük önem taşıdığına kuşku yok. Türkiye Abdullah Gül'ün kimliği veya kişiliğinden çok, Hayrünnisa hanımın kıyafetinin simgelediği değer tercihlerine yönelik itiraz nedeniyle ağır bir siyasi kriz yaşadı. 22 Temmuz seçimleriyle bu krizi demokratik sistemin çerçevesi içinde aştı.
Yalnızca bu süreç dahi Türkiye'nin demokratik olgunluğunu kanıtlayabilmesi açısından büyük önem taşıyordu.
İslamcı hareket içinden gelen birinin Cumhuriyet'in tepe noktasına meşru kurallar çerçevesinde erişmesiyle birlikte Türkiye'nin demokratik bir cumhuriyet olarak siyasetinde yeni bir dönem başladı. Bu deneyimin dünyada tekil olması dünya medyasının dikkatinin Türkiye üzerinde yoğunlaşmasının nedeniydi. Benzer şekilde bu deneyimin kendine özgülüğü dünyadaki siyaset oyuncuları ve tahlilcileri tarafından da ilgiyle izlenmesine yol açtı.
Şık değil, aslında ayıp Türkiye'nin bugün vardığı
ekonomik ve toplumsal gelişmişlik aşamasında ülke siyasetinin yönetici seçkinlerin iradesine bağlı kalmayı sürdürmesi beklenemezdi. Ülkenin demokrasi bikrimi ekonomik kalkınma sonucu giderek palazlanan bir
orta sınıfın yönetimde söz sahibi olmayı talep etmesi, dünyadaki dalgalara açık bir kamuoyunun bireysel özgürlükler ve haklar konusundaki ısrarı
otoriter tercihleri devre dışı bıraktı . Bundan sonra siyasetin bu gerçekler ışığında değerlendirilmesi ve ilerlemesi gerekir.
Cumhurbaşkanı Gül ve içinden geldiği partisinin yönetim sorumlulukları kadar onlara karşı çıkanların da sorumluluklarından bahsetmek doğru olur. Ülkeyi germemek, krize sokmamak, kurumlar arası ilişkilerin uyumlu sürmesini sağlamak tek tarafın uyması gereken ilkeler olmamalıdır. Bu bağlamda cumhurbaşkanı
eşinin kıyafetinin sürekli bir sorun gibi gündemde tutulması en azından şık değildir ve aslında ayıptır.
Koordinasyona ihtiyaç var Ülkedeki gerilimin düşürülmesi ve
siyasetin hızla normalleşmesi bugünkü uluslararası şartlarda Türkiye açısından elzemdir. Dış politikada geçmiş dönemlerin parametreleri hızla değişir ve yepyeni gerçekliklere uyum sağlama gereği kendini dayatırken cumhurbaşkanlığı ciddi sorumluluklar yüklenecektir. Bu gelişme Gül'ün önümüzdeki dönemde dış politikada yeni yönelimlerin belirlenmesinde ve tanımlanmasında
Çankaya'nın koordinasyon görevine duyulan ihtiyaçtan da kaynaklanacaktır.
Fizikte Meisnerr etkisi denen bir kural vardır. Buna göre kendi içinde tutarlı olan sistemler kendilerine yönelik rahatsız edici veya yıkıcı etkileri püskürtebilir. Tutarsız sistemler ise dışarıdan gelecek düzensizliğe kolayca teslim olabilir. Türkiye'nin ekonomide ve dış politikada karşılaşacağı sorunların boyutları ve nitelikleri
içeride gerilim ortamının sürdürülmemesini şart kılar.
Cumhurbaşkanı Gül'ün görevi kabul konuşmasında verdiği mesaj da bu nedenle önemli. "Tarafsızlığımı titizlikle koruyacağım ve devlet organlarının uyumlu çalışmasını sağlamak için elimden gelen bütün gayreti göstereceğim... Kapım herkese açık olacak. Aralarında ayırım gözetmeksizin, bütün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla yakın bir işbirliği içinde olacağım."
Devletin tüm kurumlarının da devletin başıyla
bu yaklaşımı benimseyerek ilişki kurmaları toplumun beklentisidir.
Yayın tarihi: 30 Ağustos 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/30//haber,5ADB976C97D649F4A6D73A22214A1A0C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.