Cemil Ozan, "Ben üzerimdeki üniformanın Türkiye Cumhuriyetini temsil ettiğini 14 yıl önce Polis Okulunda öğrendim" diyor. "Ama sizler hâlâ kanunların korumadığı sahipsiz polislerin dertlerini öğrenemediniz. Öğrenmek isteyen de yok..
Yıllardır elalemin torpilinden bıkan, sürülmekten usanan, kendisine medyada küfür edildiğinde haksızlık yapıldığında arkasında durulmayan polisimizi rahat bırakın.."
Haklı olduğu noktalar var Cemil'in.. Bunları da en iyi bu sütunların okurları bilirler.. Polisin özellikle "AB'ye uyum" adı altında, hiçbir Avrupa ülkesinde benzeri olmayan yasa ve uygulamalarla nasıl etkisiz, nasıl güçsüz, nasıl itibarsız hale getirildiğini, "Benim kim olduğumu biliyor musun" diyenler önünde nasıl ezildiğini, ezilmeyenlerin nasıl sürüldüklerini, en çok ben yazdım. Polisin özlük haklarının, insanlık dışı çalışma saatlerinin, hemen her hafta kaldırılan izinlerinin peşinde ben gittim.
Polisi sahiplenmem yüzümden adım hatta "Faşist"e çıktı..
Böylesi bir mektubun yazılacağı sonuncu gazeteciyim ben..
Ama diyelim ki değilim.. Diyelim tüm medya polis düşmanı gerçekten..
Bunlar, polisin görev yapmaması, önünde cereyan eden kanunsuzluk ve kuralsızlıklara seyirci kalması için sebep mi?..
Çıkarırsın üniformanı, asarsın dolaba.. Gidersin mahalle pazarına domates satarsın..
Benim vergilerimle ödediğim maaşı, (Az, çok o ayrı) her ay alacaksın. Sonra burnunun dibinde bana saldırılacak, yerleştirmek, uygulatmakla görevli olduğun kurallar ihlal edilecek.. Üzerinde üniformanla bakacaksın. Sadece bakacaksın..
Yooo Cemil kardeşim yooo!..
O üniforma, senin pazar elbisen değil. Babanın malı da değil.. O üniforma devlet..
O üniforma Türkiye Cumhuriyeti demek.. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk ve düzen devleti.. Sen o üniformayı, hukuku geçerli kılmak, düzeni korumak için giyiyorsun.. Sen gözünün önünde yasalar ihlal edilir, gözünün önünde, haklı vatandaş saldırıya uğrarken "Benim sorunlarımla ilgilenen var mı" diye seyirci kalamazsın.
Kalacaksan o üniformayı giyme.. Kalacaksan, orada durma.. Durma ki, devlet küçük düşmesin. Devletin itibarı ayaklar altına alınmasın.. Suç devletin önünde bu kadar pervasız işlenir olmasın..
Senin sorunların ayrı, o üniformanın anlamı ve değeri ayrıdır..
Senin sorunların var da, Doğu'da Allahın günü şehit düşen, hayat boyu kolsuz, bacaksız kalan aslan gibi delikanlıların yok mu?.. Niye canları pahasına savaşıyorlar, senin için Sevgili Cemil?.. Senin, benim huzurum, mutluluğum için can veriyor, sakat kalıyorlar, hergün..
Üniforma kutsaldır Cemil.. Çok kutsal!..
Onun hakkını vermeyenlerin o üniformayı taşıma hakları da yoktur!..
Koşullar ne olursa, ama ne olursa olsun, görevini yapacaksın.
O üniformayı giydiğin gün ettiğin yemin öyle diyor, her şeyden önce..
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İlke ve İnkılaplarına Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma, Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarını milletin hizmetinde olarak, tarafsız ve eşitlik ilkelerine, bağlı kalarak uygulayacağıma, Türk Milletinin, Milli, Ahlaki, İnsani, Manevi ve Kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma, İnsan Haklarına ve Anayasanın Temel İlkelerine dayanan, Milli, Demokratik, Laik bir Hukuk Devleti olan, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim." O üniforma, senin namusun ve şerefin Cemil!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Üniformanın değeri, anlamı üzerine..
Yayın tarihi: 19 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/19//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.