Anayasada, başörtüsü yasağının kalkabilmesi için formül aranıyor. Bu çerçevede, dikkat edilmesi gereken noktaları hatırlatmak isteriz.
1)Yüksek Öğretim Kanunu'nun ek 17'nci maddesinde yer aldığı gibi, "
Kanunlara aykırı olmayan her türlü kılık kıyafet serbesttir" cümlesi yeterli olmayabilir. Çünkü, şu anda, ek 17'ye rağmen, Anayasa Mahkemesi'nin bir yorumu ile yasak fiilen sürdürülüyor.
2)"
İnkılap kanunlarına aykırı olmamak kaydıyla kılık kıyafet serbesttir" düzenlemesine de bir kılıf bulunabilir. Çünkü, "
Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun" konusunda ihtilaf var. Kimine göre, bu kanunun ikinci maddesi, "
türbanı" yasaklıyor. İkinci madde şöyle:
"...izcilik, sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüp gibi heyetler ve mektepler, mahsus kıyafet, alamat ve levazım taşımak istedikleri zaman, yalnız nizamname veya talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alamat ve levazım taşıyabilirler." Bu sözlerin başörtüsünü yasakladığını iddia etmek gerçekle bağdaşmasa bile, gene de temkinli davranmakta yarar var. Sanki 1934'te "
türban" tartışması vardı ve Atatürk bu yüzden böyle bir kanunu gerekli gördü!!! Söz konusu kanunun 1'inci maddesi ruhban sınıfının kıyafetiyle ilgili. Hırıstiyanlıkta, Musevilikte veya İslam'da, dini temsil eden sadece bir kişinin, özel kıyafet giyebileceğini öngörüyor. İkinci madde, izcilikte veya mekteplerde, ancak, yönetmelikle tespit edilen üniformanın ve amblemin taşınabileceğini belirtiyor.
Bugünkü Tüm Yazıları
İnkılap kanunları ve başörtüsü
Yayın tarihi: 19 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/19//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.