İnsanın ara ara sığındığı sığınmak zorunda kaldığı sakin limanlar vardır. Bazen bir şiirde, bazen bir romanda ya da el işçiliğinde, bir şarkıda ya da müzik aletinde, bir manzarada, resimde
içinizde kopan fırtınaları bastıracağınız sığınağı bulursunuz. Gündelik hayatın insanı tüketen akışından, olayların hırpalayan hızından ve canınızı sıkan yönünden kaçıverirsiniz. Sığınağınızda huzuru bulur,
dışarıdaki hayatla hesaplaşacak gücü yeniden biriktirirsiniz.
Georges Moustaki'nin şarkıları Fransızca bilen ve bu şarkılardan hoşlananlar için onyıllardır bu türden bir sığınaktı. Moustaki'nin kendi sığınağı ise doğduğu kenttir. "Hepimizin bir yarası vardır/kaybettiği cennetteki köşesi /savunduğu bahçesi/benimkinin adı İskenderiye." O
İskenderiye ki dinler orada kucaklaşır, "kahvelerde nargile içecek/ yaşlılar, deliler bilgeler/ve oradan geçen yabancılarla/ felsefe yapacak vakit" vardır.
Yazıldıkları dönemin tanığı Attila Demircioğlu 1986 yılında Yeşil Kabare'de başladığı müzik serüveninde Fransızca şarkılara meraklı olanların hep ilgiyle izlediği,
çizgisini hep koruyan ve mesleğini hep daha iyi icra eden bir sevdalı. Sevdası yaptığı müzik, söylediği şarkılar ve yeni çıkan albümüne bakıldığında ille de Moustakidir. Hani çocukluk arkadaşlarının kendisine Jo veya Jozef diye hitap etikleri, soyadı bıyıklı anlamına gelen "başka birine tutulsam/bıraksam, ayrılsam/yanımdadır bilirim/son günümde son eşim/yok yalnız değilim asla/ asla.. yalnızlığımla ben" dizelerinin yazarı.
Moustaki'nin şarkıları hem yazıldıkları dönemin tanıklığını yapan hem de
insana ilişkin, dostluklara, aşka, aldatmaya, hayata dair derinlikli mesajları olan şarkılardır. Pek de güzel olmayan sesinin yumuşaklığı dizelerinin insanın ciğerine daha bir işlemesine neden olur sanki. Mısır'dan "Yalnızca şarkı söylemeyi bilmeyenler bedbahttır" özdeyişini taşımıştır anılarına. Şarkılarının çoğunda çocukluğunun kozmopolit İskenderiyesi'ne özlem ve çoğu dizesinde Akdeniz'e bir sevda beyanı vardır.
"Anıların kızları" başlıklı anılarının başına koyduğu alıntı aslında ruhunu en iyi yansıtan tümcedir belki de: "Dünyanın tüm manzaralarını çocukluğumunkine değişmezdim". "Bir aşk masalının o güzel perisiyle" aldattığı, "sakladım hep seni/bir inci tanesi gibi" dediği "sevdalarım biterken/kanat geren yine sendin/köşeme çekilince/yaralarımı sararken" diye
sığındığı ise özgürlüğüdür. Demircioğlu çevirisi... Demircioğlu yıllardır söylediği Moustaki şarkılarından 8'ini kendi mükemmel çevirisiyle bir albümde toplamış. Çevirilerin güzelliği Demircioğlu'nun
Moustaki şarkılarıyla kurduğu ruhsal bağın da göstergesi. Moustaki'nin dünya çapında bir yıldız olmasını sağlayan Türkiye'de Tanju Okan'ın unutulmaz Hasret şarkısının aslı Le Mise Fransızca muhafaza etmiş. O şarkının başında Moustaki'ye hitaben söyledikleri ise bu Arap/Musevi/Akdenizli/Fransız şarkıcının izlerinin neden hep kalıcı olacağının, neden onu ve şarkılarını bilenlerin fırtına anında sığınabilecekleri limanlardan birisi olarak hep ona döneceklerinin nişanesi.
"İzi çok derin bizde bu şarkının Georges...özgürlüğün kolladı hep sevgilerimizi/yalnızlığınla dindi gözyaşlarımız/..ne güzeldi o rüya yolculukları bizim için/biz 'kötü çocuklar' için şairin dediği gibi/İspanya'daydık bir gün/Portekiz'e ilk biz varmıştık seninle/..şarkılarına borcumuz var/bambaşka şaraplar içmeler/kalmadan tadamadık meyveler/şarkılarına çok borcumuz var/ama dostluk bahçelerini/senin bahçenden toplayageldik yalnızca/senin bahçenden/sağol Georges, herşey için"
Evet sağol.
Yayın tarihi: 20 Mayıs 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/20//haber,C94ED18AA20B4BD38471917531CA8078.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.