kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Nisan 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
SOLİ ÖZEL

Tavırlar, arayışlar

Cumhurbaşkanı Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ın konuşmaları Türkiye'nin yönü hakkında ciddi mesajlar içeriyordu. Cumhurbaşkanı Sezer'in konuşmasına yansıyan içe kapalı, demokratik dinamiklerden korkan, küreselleşmeye eklemlenmeyi çöküş olarak değerlendiren bir yaklaşımdı.
Ulus-devletlerin yıkılmak bir yana yeni dönemde bazı açılardan güçlendiği gerçeğini bir kenara bırakın. Küresel ekonomiye dahil olarak kalkınan ve yoksulluk cenderesinden çıkmaya başlayan Çin ve Hindistan'ın Türkiye'den daha az milliyetçi olduğu söylenemez. Dolayısıyla bu iki ülkenin küreselleşme yanlısı politikaları nedeniyle ulus devlet niteliklerini kaybettikleri de, ulusal çıkarlarını korumaktan vazgeçtikleri de doğru değil. Kaldı ki "küresel sistem"deki gelişmişler de ulusdevleti korumaya çalışıyor. Üstelik küreselleşmenin yıkıcı etkilerinden onlar da şikayetçi.

İki konuşma, bir önemli vurgu
Küreselleşme konusundaki bu kaygılar Türkiye'de önemli bir kesim tarafından paylaşılıyor. Türkiye'nin kapitalistleşmesi, dünya sistemine eklemlenmesi, ekonomik rekabet ağlarında hareket zorunda kalması kimi sınıfları tedirgin ediyor. Bu eklemlenme karşısında direnmeye güçleri yetmeyenler, küresel dünyanın emek piyasalarında öne çıkacak becerilere sahip olmayanlar tabii ki gidişe karşı çıkıyor.
Bu tür tepkiler yalnız Türkiye'ye özgü de değil. Gelişmiş ülkelerdeki küreselleşme karşıtı, muhafazakâr hareketler de benzer dinamiklerden besleniyor. Cumhurbaşkanı Sezer de bu bağlamda Türkiye'de muhafazakâr (dindar anlamında değil) kesimlerin sözcüsü sayılabilir.
Cumhurbaşkanı Sezer, Türkiye'de ulusdevleti parçalamasından korktuğu küresel sistemden bahsederken veya ılımlı İslam talepleri karşısında sert tepki verirken hedefi ABD idi. Ancak Cumhurbaşkanı'nın konuşması PKK, Kerkük gibi konularda ABD'ye pek çatmadı. Bu ülke ile ilişkileri sıcak ve iki ülkenin birbirine duyduğu ihtiyaç bağlamında değerlendirdi.
Bu özelliğiyle ABD'ye isim vermeden de olsa çatan Genelkurmay Başkanı'nın duruşundan ayrılıyordu. Orgeneral Büyükanıt, Barzani'nin meydan okuyuşunun arkasında ABD'nin olduğu mesajıyla ilk kez bu ülkeyi karşısına aldı. Konuşmasında Türkiye'nin Batılı müttefikleriyle yaşadığı sıkıntıları vurguladı. Batı ile özellikle de ABD ile Türkiye'nin sert sürtüşmeler yaşayacağını düşündüğü anlaşılıyor.

Büyükanıt'ın vurgusu önemli
Türkiye, Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığına karşı ABD'nin hiç hamle yapmamasından şikayetçi. Bunun yanısıra Kerkük'ün geleceği ve Irak'ta Kürtlerin ne tür bir siyasi yapıya sahip olacakğı da endişe yaratıyor. Kamuoyunda ABD'nin Kürtleri kolladığı ve hatta onları bağımsız yapmak istediği kanısı hakim.
Bu bağlamda Orgeneral Büyükanıt'ın gerek konuşma metninde gerekse bir soruya verdiği cevapta Irak'ın parçalanmasını mukadder gibi gördüğünü ima etmesi, hatta vurgulaması, dikkat edilmesi gereken bir gelişme. Irak parçalanırsa Kürtler'in bağımsızlık ilan etmesi de bunun sonuçlarından biri olur. TSK bugüne dek Türkiye'nin üzerinde düşünmeyi bile reddettiği bu ihtimali ciddiye alıyor gibi . "O halde Türkiye bu duruma nasıl bir tepki verecek?" sorusu akla geliyor.
Türkiye, Suriye ve İran ile birlik olup kurulacak Kürdistan'ı boğmaya çalışabilir. Ya da Şii parçası İran'ın, Sünni parçası Arap devletlerinin güdümüne girecek Irak'ın Kürtlerini kendi etki alanına çekmeyi tercih eder.
MİT müsteşarı, Türkiye'nin bu meseledeki duruşunun değişmesi gerektiğini daha önce vurgulamıştı. Büyükanıt'ın konuşması belki Ankara'daki diğer güvenlik kurumlarının da bu konuda farklı alternatifleri ciddi şekilde düşünmeye başladıkları anlamına geliyor.