Garanti Bankası Genel Müdürü
Ergun Özen "Seçim öncesinde piyasalarda dalgalanma olabilir ama boyutunu bilemem. Seçim sonrasında ise yeni standby'a gerek yok" dedi. Ben de aynı gün Trabzon'da
"Seçim sonrası Türkiye ekonomisini neler bekliyor?" başlıklı bir konuşma yaparken "standby gerekli olabilir" görüşünü dile getirdim. Ergun Özen'in gazetedeki görüşü ile benim Trabzonlu işadamlarına söylediklerimin dalgalanma bölümü benziyor ama IMF ile standby konusunda ise birbirine zıt. Öyle ya, 1999'dan 2007'ye kadar standby uygulamış bir ülke neden bunu sürdürsün ki? Ekonomik yapı geçmişe oranla çok daha güçlü değil mi?
Koşulların söylediği
Eğer küresel piyasalar böyle pozitif devam eder, cumhurbaşkanını seçme konusunda gerginlik yaşanmaz ve hükümet de seçim ekonomisinin dozunu kaçırmayıp bütçeyi kötüleştirmezse, yeni hükümet döneminde programın ille de standby şeklinde güçlü olması gerekmeyebilir.
Ancak koşulların böyle gelişeceğine yönelik işaretler henüz gelmiş değil. Hatta tersine eğilimler gündemde. En azından seçim ekonomisi ve uzlaşma konularında ters işaretler söz konusu.
Çünkü iktidar tarafı Anayasa değişikliği ile uzlaşma görüntüsünden uzaklaştı. Bu konuda ısrar edip etmeyeceğini de bilmiyoruz. Bu saatten sonra böyle bir uzlaşma da mümkün mü; bu da zor görünüyor.
Uzlaşma gereği
Seçim anketleri ve sokaktaki durum ise iktidar partisinin önde gittiğine işaret ediyor. Meclis'in yapısı üç partili de olabilir, beş partili de. Eğer seçimler bir iktidar değişikliğine yol açmayacaksa, seçim sonrasında aynı iktidarla yola devam edeceksek, cumhurbaşkanlığı seçiminde yine gerginlik mi yaşayacağız? Bu yeni tıkanmayı nasıl aşacağız? Bu gelişme başlı başına bir olumsuzluk.
Ancak iktidar partisinin tutumunu değiştirmesi ve uzlaşmacı bir tavır alması halinde bu sorun çözülebilir. Bunu görebileceğimiz ilk aşama da seçmen listeleri olacak. Bu listelerde vitrin amaçlı göstermelik değil de gerçekte merkeze yakın adayların ciddi varlığı bir tavır değişikliğinin ilk işaretini verecek. Bu da seçim öncesinde havayı yumuşatabilir.
Bütçenin durumu belirlerSeçim ekonomisi dozunun iyice kaçırılması halinde bütçede ve mali disiplinde bozulma olması da seçim sonrasında yola standby ile devamı gerekli kılabilir. Aslında küresel piyasalarda ve bütçede büyük bozulma olmazsa, anlaşmanın ve programın ille de bu şekilde olması gerekmeyebilir. Ama sanki bugüne kadar çeşitli örneklerini gördüğümüz seçim ekonomisi uygulamalarının devamını beklemek daha gerçekçi gibi. Dolayısıyla seçim sonrasında ortalığın toplanması için bir hayli çaba harcanması gerekebilecek.
Standby gerekli mi?
Hızlı toparlanma ve toparlanmanın maliyetini azaltma, iç ve dış piyasalara güçlü bir mesaj verme açısından standby'ın yararı daha büyük. Çünkü bütçe açığının milli gelirin yüzde 0.7'sine düştüğü bir yılda kamu kesimi faiz dışı fazlası yüzde 6.5 olarak hedeflendi. Böyle bir dengeden 2007 yılında bütçe açığının bir kaç katı büyüyeceği bir duruma geleceğiz.
Bütçenin kötüleştiği bir ortamda faiz dışı fazlayı düşürmek ise tam olarak yanlış ilaç uygulaması sonuçlarını doğurur. Hastalıkta artış meydana gelirken ilacın dozunu düşürmek durumu daha kötüleştirir. Hastalık artarken ilacın dozu düşürülürse ters teper. Yüzde 6.5 faiz dışı fazlaya devam ettikten sonra da bunun adı neden standby olmasın? Bu açıdan standby olmazsa iç ve dış piyasalar bunu, 'dizgini gevşetecekler' şeklinde algılar ve etkisi de kötü olur. Seçim sonrası standby yapmamak için bütçenin bozulmaması gerekirdi.
Sonuç
"Ağaç devrilmeyince boyu ölçülmez" Türk Atasözü
Yayın tarihi: 17 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/17//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.