ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice şu sıralar Moskova'da dünyanın yakın geleceğini kurtarmak için "Son şansı" kullanıyor.
Yola çıkarken ABD-Rusya ilişkilerinin güç bir dönemden geçtiğini, ancak bunun "Soğuk Savaş'ın dönüşü" diye yorumlanamayacağını söyledi ama tüm gelişmeler aksini işaret ediyor.
ABD'nin Avrupa'ya füzesavar sistemleri yerleştirmeye kalkmasından Kosova'nın bağımsızlığına, Rusya'nın enerji politikalarına kadar birçok sorunda iki ülke arasında uçurumlar doğdu. Daha kestirmeden söylersek, aynı görüşü paylaştıkları hemen hiçbir konu kalmadı.
Gelinen noktayı kimi uzmanlar "Soğuk Savaş'tan bu yana en kötü günler", kimileri de "Her an kontroldan çıkabilecek tırmanış" diye değerlendiriyor. Rus tarafı Rice'ın gezisinin arefesinde en üst düzeyde gönderdiği uyarılarla "Megaloman" dediği ABD'nin "Tek kutuplu dünya" dayatmasına sonuna kadar direnmeye kararlı olduğunu ilan etti:
Putin, Bush yönetimini Üçüncü Reich'a, yani Hitler Almanyası'na benzetti.
Genelkurmay Başkanı General Yuri Baluyevski,
"Yeni bir Soğuk Savaş'ın RusyaABD ilişkilerini 50 yıl geriye götüreceğini, Avrupa'da yeni Berlin duvarları ortaya çıkacağını" açıkladı.
Zaten bu duvarların ilk tuğlaları örülmeye başladı bile: Rusya-Polonya, Rusya Estonya, Rusya Litvanya arasında... Rice'ın gezisinden hemen sonra yapılacak Rusya-AB zirvesi bir başka "Son şans" denemesi olacak: Süresi dolan ortaklık anlaşması yenilenmezse ki "Sıfır olasılık" deniyor-
ABD-Rusya arasındaki dondurucu rüzgârlar Urallar'dan Atlantik'e kadar tüm Avrupa'da da esmeye başlayacak. Rus Kilisesi dönüyor İşte böyle bir konjonktürde pek üstünde durulmayan iki gelişme bizde başımıza yeni dertler açılmak üzere olduğu kaygısını yarattı. (Tabii yeni Soğuk Savaş'ta da Türkiye'nin Batı kampında yer alacağını varsayıyoruz.)
İlki Rusya Askeri Akademisi Başkanı General Leonid İvaçov'un açıklamaları:
"Batı ile aramızdaki yeni Soğuk Savaş herşeyi kapsıyor ama özellikle din ve inanç alanlarında yoğunlaşıyor. Hepsi için asimetrik yanıtlarımız hazır."
İkinci gelişmeye gelince; New York ve Doğu Amerika Metropoliti Laur başkanlığındaki 7 başpiskopos ve 70 rahipten oluşan bir heyet dün Moskova'ya gitti. Hepsi de "Rusya Dışındaki Rus Kilisesi"nin üst düzey temsilcileri.
Ziyaretin nedeni üç yıl süren görüşmelerin ardından varılan anlaşmayı imzalamak. Böylece
Rusya'daki Rus Kilisesi ile Bolşevik İhtilali'nden kaçanların Avrupa, Amerika, Asya ve Avustralya'da kurdukları Rusya Dışındaki Rus Kilisesi 80 yıl sonra birleşiyorlar. Anlaşmaya göre her ne kadar Rusya Dışındaki Rus Kilisesi özerkliğini korusa da, son söz Moskova'daki Rus Kilisesi'nin Patriği 2'nci Aleksis'te olacak.
Fener Patriği 2'nci Bartolomeos'un "Eşitler arasında birinci" sayılmasına aldırmayın; Ortodoks dünyasında güç ve otorite Rus Kilisesi'nde. Şimdi Rusya dışındaki cemaatini de yanına çekerek gücünü iyice pekiştiriyor.
Bu da Putin açısından olağanüstü bir stratejik hamle ya da "Asimetrik cevap" anlamına geliyor. Çünkü doğalgazdan sonra din silahını da ele geçiriyor. Ve "Yeni Çar", Çarlık Rusyası politikalarına geri dönüyor. O politikaların "Ne menem" şey olduğunu görmek için Kırım Savaşı'nın ve 93 Harbi'nin nedenlerine ve sonuçlarına bakmak yeterli. Ya da İstanbul'u Ruslar'a bırakan ama Bolşevik İhtilali'yle bozulan SkyesPicot anlaşmasına
ne dersiniz; kaygılarımızda haklı mıyız, yoksa abartıyor muyuz?
Yayın tarihi: 16 Mayıs 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/16//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.