Gündemde gene aldatılan kadınlar var.
Bunlardan biri Tamer Karadağlı'nın eşi
Arzu Balkan, diğeriyse Hüsnü Şenlendirici'nin eşi
Nazire Şenlendirici... İlk bakışta ikisi de "aldatılan kadın" kümesinde toplanıyor.
Aldatılan kadınlardan biri sadece gazetelere konuşup, kırgın ve öfkeli olduğunu söylüyor.
Diğeriyse işi karakolda biten bir kavgaya kadar uzatıyor.
Bu haliyle kadınlardan biri çok vakur, diğeriyse çok "basit" gözüküyor değil mi?
Sona bakarak karar verirseniz bu tanımlamalar doğru olabilir ama ya başlangıcına bakacak olursak...
Tamer Karadağlı düğününe birkaç gün kala bilmem kimle basılmış, daha sonra otel odalarında videoları çekilmiş ve şantaj yapılmış biri.
Düğününe sadece günler kala aldatılan bir kadının nikâh masasına oturması, o adamdan çocuk sahibi olması sadece sevgiyle açıklanamaz, açıklanmamalı...
O imzada biraz inat biraz "son tercih benim, benim istediğim olur" mesajı da vardı.
Nazire Şenlendirici'nin hikâyesi ise çok daha alıştığımız bir durum.
Küçük yaşta evlenmiş, erkek ün ve para kazanınca da tek başına kalmamak için bildiği şekilde kavga vermeye çalışan bir kadın...
Tüm bunlardan sonra hâlâ birinin çok vakur, diğerininse çok "basit" olduğunu düşünüyor musunuz?
Yayın tarihi: 16 Nisan 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/16//haber,0E6A45D495FE4AF7BF030A0D34FAA09D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.