İstanbul'da, 1970'li ve 80'li senelerde
Sevgi Birliği isimli bir grup vardı. Grup
parapsikoloji ile yani hipnotizma, manyetizma, ruh çağırma ve bedensiz varlıklarla temas etme gibisinden işlerle uğraşırdı. Başlarında
Refet Kayserilioğlu adında bundan birkaç sene önce vefat eden röntgen mütehassısı bir doktor bulunuyordu. Mürid sayısı yüksekti ve müridler o yılların İstanbul'unun kalburüstü isimleriydi.
Dr. Refet Kayserilioğlu "Beyti Dost" isimli bir
"ruh" ile temas ettiklerini söyler, adı bir cins kebabı çağrıştıran
Beyti Dost' tan medyum vasıtasıyla aldığı
tebliğleri grup üyeleriyle paylaşır ve bunlarla ilgili kitaplar yayınlardı.
O senelerde parapsikoloji konularına merak duyuyor fakat hiçbir gruba girmiyor, sadece bazı toplantılara
dışarıdan katılıyordum. Ama açık söyleyeyim: İstanbul, o yıllarda ruhçu gruplar bakımından gayet zengindi ve sıradan manyetizmacısından
Altın Şafak mensubuna, tapınakçısından
Gül ve Haç Kardeşi' ne kadar ne ararsanız vardı.
Refet Bey ile 1970'lerin sonunda ve 80'lerin başında, grubun Taksim'deki merkezinde iki defa röportaj yaptım. Hipnotizma işini Türkiye'de en iyi bilen birkaç kişiden biri olduğu söyleniyordu ama hakkında bir söylenti daha vardı:
Hazreti İsa' nın ruhunu taşıdığını iddia ettiği,
Beyti Dost' un da aslında
Hazreti İsa olduğu ve talimatlarını
Refet Bey vasıtasıyla yazdırdığı...
SON ÜÇ PEYGAMBER Bu söylentileri
Refet Bey' e açıkça sordum.
"Ne reddederim, ne de kabul ederim" dedi ve şaşırtıcı bir başka söz söyledi:
"Beyti Dost, son üç peygamberden birinin ruhudur". O senelerin meşhur sunucusu
Cenk Koray da
Sevgi Birliği grubunun üyelerindendi ve
Beyti Dost'un son üç peygamberden biri olduğuna o da inanmıştı.
"Ama, peygamberleri dünyadaki halleriyle düşünmemek gerekir. Ölümlerinden sonra çok daha yücelmişler ve Yüce Yönetici Varlıklar'
ın arasına katılmışlardır" diyordu.
Derken, ruhçu çevrelerde yeni bir söylenti çıktı. Bu defa
Cenk Koray' ın da bir peygamberin,
Şit Aleyhisselâm' ın
reenkarnasyonu olduğu, yani peygamberin ruhunun
Koray' ın bedenine girdiğine inanıldığı anlatılıyordu. Bu, her iki peygamberin haftanın birkaç günü
Refet Bey' in Taksim'deki muayenehanesinde buluşup hâşâ
mü'minlerini irşâd etmeleri demekti.
Koca koca adamlar işte böyle
"Ruh geldi, tebliğ verdi, yaratılışın sırrını anlattı" cinsinden işlerle uğraşıyor, üstelik kendilerinin
kozmik görevli olduklarına inanıyorlardı.
Durup dururken çeyrek asır öncesinin bu tuhaf grubunu neden yazdığımı merak etmiş olabilirsiniz, söyleyeyim:
Dr. Refet Kayserilioğlu, "Sevgi Dünyası" adında aylık bir dergi çıkartırdı. Dergide
Beyti Dost' un tebliğleriyle beraber diğer mâlum konularda yazılmış yazılar vardı.
KİM BU YAZAR? Derginin yazarlarından birinin ismi,
"Nur Serter" idi ve ruhçu
Sevgi Dünyası' nda
bilgelik, kehanet ve
Nostradamus bahislerinde yazıları çıkıyordu. Yazar,
Kemal Alemdaroğlu' nun İstanbul Üniversitesi Rektörü olduğu sırada yardımcılığında bulunan, sonra
Atatürkçü Düşünce Derneği' nin başkan yardımcılığına gelen ve önceki gün Ankara'da yapılan
Cumhuriyet Mitingi' nin düzenleyicilerinden olan
Prof. Dr. Nur Serter ile aynı adı taşıyordu.
Şimdi hiçbir yorumda bulunmadan,
Sevgi Birliği isimli grubu yakından bilenlere, hattâ
Prof. Dr. Nur Serter' e, müsaadeleriyle kısaca soruyorum:
"Son üç peygamberden birinin", büyük bir ihtimalle de
Hazreti İsa' nın ruhuyla yahut bizzat
kendisiyle temas ettiklerine inananların çıkardığı
Sevgi Dünyası dergisinin yazarı
Nur Serter günümüz Türkiyesi'nin en sıkı Atatürkçülerinden olan
Prof. Dr. Nur Serter midir, yoksa ortada sadece bir isim benzerliği mi vardır?
Konuyu yakından bilenlerden, özellikle de
Prof. Dr. Nur Serter' den tatmin edici bir cevap gelirse, açıklamasını burada yayınlamaya hazırım. Ama cevap alamadığım takdirde "
Sükut, ıkrardan gelirmiş " diye düşünmeden edemeyeceğim.
Yayın tarihi: 16 Nisan 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/16//bardakci.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.