kapat
Üye OlÜye Girişi
  |  Benim şehrim | 9 Nisan 2007, Pazartesi
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
MURAT BARDAKÇI
Tarihin Arka Odası
Atilla Koç haklı 29 harf yetmiyor
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç "Türkçe'de 29 harf yerine 32 harf olsa, daha iyi olurdu" dedi.
Bence, doğru söyledi! Atilla Bey' in istediği harflerin neler olduğunu bilmiyorum ama benim başım senelerdir "k" ile dertte. Eski metinleri Lâtin harflerine aktarırken bazı kelimeleri yazmada zorluk çekiyorum ve en başta "k" geliyor. Buna bir de Türk Dil Kurumu'nun aklına esip kaldırdığı şapka işaretinin yokluğu da ilâve edilince, sesli harften önceki "k" ile onu takip eden seslinin düzgün yazılması, işi daha da zorlaştırıyor.
Hem yasa mânâsına gelen, hem de Şark Müziği'nde bir çalgının ismi olan kanun kelimesini düşünün. İkinci harfinin, yani "a" nın uzun telâffuz edilmesi lâzım. Kanun diye yazsak, "a""kadın" ın "a" sı gibi kısa okuyanlar çıkıyor, üzerine şapka koyup kânun yapsak "kânun-ı evvel" misali eski sonbahar aylarına dönüyor. Bir ara denendiği gibi
kaanun yazılsa bu defa vurgulu okunuyor, "ka-anun" oluyor. Bazı batı dillerindeki gibi "a" nın üzerine uzatma için çizgi koyacak olsak, bu işaret alfabemizde yok! "N" den sonraki "u" nun uzun okunması gerektiğinin gösterilmesi de ayrı mesele!
Dil Kurumu sayesinde "vâris" in yani mirasçının bacaklardaki "varis" e; şapkasız yazılmış "hâlâ" nın da, babanızın kızkardeşi olan hala hanıma döndüğü bu zamanda Kadir kafile, katil (katleden anlamında) ve kabil (mümkün, olabilir) gibi kelimeleri gelin de doğru okutacak şekilde yazın!

Oktay Ekşi'nin "Q"su
Oktay Ekşi, Atilla Koç' un 29 yerine 32 harfli alfabe fikrine dünkü Hürriyet'te karşı çıkıyor ve Atatürk' ün yakın çevresinden olan Falih Rıfkı Atay' ın "Biz Türkçü ve Türkçeciler sade bir alfabe istiyorduk. Arap söyleyişinin de eğer Arapça kelimeler dilde kalacaksa, bu yeni kalıp içerisinde eriyip kaybolmasının doğru olduğunu iddia ediyorduk. "q" harfini bu sebeple reddetmiştik. Türkçe kelimeler için "k" harfi yetiyordu" dediğini yazıyordu.
Ama, Oktay Bey, Bektaşi'nin "namaza yaklaşmayın" hikâyesindeki gibi işin sadece bir kısmını naklediyordu, zira Falih Rıfkı' nın anlattıkları bu kadar değildi. Devamını meşhur Çankaya' sında yazmış ve Türk alfabesinde "Q" nun bulunmamasının sebebinin, Atatürk' ün büyük harflerin elyazısı şekillerini bilmemesi olduğunu söylemişti:
"...Bu arada bir "Q" harfi tehlikesi atlattık. Biz, ... Q' yu alfabeye almamıştık. Kâzım Paşa (Özalp) sofrada "Ben adımı nasıl yazacağım? "Q" harfi lâzım" diye tutturdu. Atatürk de "Bir harften ne çıkar? Kabul edelim" dedi.
... Atatürk, el yazısı majüsküllerini (büyük harflerini) bilmezdi. Küçük harfleri büyültmekle yetinirdi. Kâğıdı aldı, Kemal' in baş harfini küçük (q) nun büyültülmüşü ile, sonra da (k) nın büyültülmüşü ile yazdı. Birincisi hiç hoşuna gitmedi. Bu yüzden (Q) harfinden kurtulduk. Bereket, Atatürk "q" nun majüskülünü bilmiyordu. Çünki, o, "k" nın büyültülmüşünden daha gösterişli idi"
İmlâya itina göstermeden yazıyorsanız, size 29 harf bile fazla gelebilir. Ama, unutmayalım: Akademik yayınlarda kullanılan Türkçe transkripsiyon alfabesinde iki farklı a, üç değişik s, üç ayrı h ile iki de k vardır ve bu alfabe 29 yahut 32 değil, işaretler dahil tam 49 harflidir!

Biz o makuleden değiliz!
Ferai Tınç' ın dünkü yazısının başlığı "gazeteci makulesi" idi.
"Makule soy demekmiş. Sonradan öğrendim" diyen Ferai bu sözü sevdiğini söylüyor ve "...Gazeteciler makulesi olduğumuzu bilmek iyi geliyor bana" diye yazıyordu.
Aman haaa Feraiciğim, sakın iyi gelmesin! "Makule" sözü sadece
"soy" değil "cins", "türlü", "çeşit" anlamlarına da gelir ama Türkçe'de bir başka mânâsı daha vardır: "Aşağılık, saygısız, küstah, işe yaramaz" demektir ve bunun böyle olduğu 17 yüzyıldan kalma Meninski lügatinden 20. asrın başındaki Redhouse' un Türkçesi'ne kadar bütün önemli sözlüklerde yazılıdır.
Dolayısıyla ben gazeteci makulesinden değilim, 45 senelik arkadaşım Ferai' nin de o makuleden olmaması gerekir.