|
|
Balık bizim, Denize ne?
Balık yerken genellikle deniz kenarında oturmayı tercih ederiz. Oysa balık yemeklerinin layığıyla hazırlanmış olmasının, mekânın denize yakınlığıyla bağlantısı yok. Karadabalık buna iyi bir örnek.
Nedendir bilinmez, İstanbullu balığı genellikle denizin hemen kenarında yemeyi sever. Sanki deniz kıyısından uzakta olursa balık bayatlarmış gibi. Ben de bu tür İstanbullulardan olmalıyım ki, Etiler'deki bir balık lokantasını keşfetmem için, hizmete girişinden itibaren bir yılın geçmesi gerekti. Ancak geçen hafta buraya gidebildim. Karadabalık, Nispetiye Caddesi'nin en şık kesiminde, North Shield Pub'ın üst katında. Üst kata çıktığınızda, eski bir Ege evini andıran ferah ve sade görünüşlü restoranda buluyorsunuz kendinizi.
BALIKLAR TEZGÂHTA Meze ve balıkları, Ege restoranlarına özgü biçimde, camlı buzdolabı ve mostra balık tezgâhından seçiyorsunuz. Günlük mevcut balıkların fiyatları duvardaki bir tahtaya yazılmış. Sinarit, lipsos, kalkan, levrek, lagos, dülger, gözüme ilk çarpanlar. Dolapta ise ilk dikkati çeken renkleri canlı, haşlanmış Ege otları. Isırganotu, cibes, deniz börülcesi, kaya koruğu, turpotu, şevketibostan, roka ağırlıklı karışık salata çok cazip görünüyor. Közde patlıcan, acurlu yoğurt, patlıcan salatası, hardal soslu levrek marin, deniz ürünlü pazı sarması, balık pastırması, ahtapot çeşitleri ve Bombay fasulyesinden yapılmış pilaki, soğuk mezeleri oluşturuyor. Garson, sıcak mezelerden 'Rum lokması' diye adlandırılanı özellikle önerdi. Hamsi topik, deniz mahsulü köfte, balık böreği, içine iç pilav doldurulmuş dereotlu levrek de dikkati çeken diğer ara sıcaklar. Ismarladığımız mezeler de getiriliyor. Patlıcan salatasının rengi bembeyazdı. Eğer közlendikten sonra vakit geçirmeden limonlu suya daldırılmazsa patlıcanların rengi kararır ve esmer patlıcan salatası yersiniz. Karadabalık patlıcan salatasıyla da sınıfı geçiyor. Ara sıcaklar içinde mis gibi tereyağı ile yapılmış hafif bir beşamel sos içindeki rulo levrekten oluşan Rum lokması, tek başına doyasıya yenip kalkılacak kadar iyiydi. Topik hamsi de ondan aşağı kalmıyordu. Bunların ardından servis edilen ızgara ahtapot kolunun kalınlığı ise inanılmazdı. Bu hayvanla denizde karşılaşmak istemezdim doğrusu! Kolun kalınlığına bakılırsa dev bir ahtapot olmalıydı. Garsona sordum, bizim denizlerimizden çıkıyormuş. Midemizde birer dilim kalkan tavaya yer ayırmıştık. Şu mevsimde İstanbul'da yenebilecek en nefis balık kalkan. O kadar lezzetliydi ki kalkanın düğmelerini emerken, Etiler'de bir restoranda olduğumu bile unuttum.
İKİ KÜÇÜK PÜRÜZ Karadabalık'ın eleştirebileceğim iki yanı var. Birincisi şarap mönüsü. Yerli şaraplardan sadece Kayra'nınkiler mönüde yer alıyor. Ama garson, başka çeşitlerin de olduğunu söyledi. Diğerlerinin mönüde yer almamasının sebebi 'anlaşmalı' firmanın dışında hiçbir şaraba mönüde yer verilememesi. İkinci olumsuz husus da mekânda bütün akşam Rumca şarkılar çalınmasıydı. 40 yıllık 'çiftetelli' sözcüğünün 'siftetelli' diye yayvan yayvan Rum türküsüne güfte oluşunu yadırgadım. Karadabalık ucuz bir restoran değil. Ama alınan paranın hakkını veren; mezeleri lezzetli, yerli ve yabancı şarap fiyatları beklemediğim ölçüde makul, iyi bir balık lokantası.
DENİZ ERBİL
|