Mevlevi sofra adabı
"Mevlevi mutfağı çok seçkin, Osmanlı'da bile rastlanmayan tatlılar var. Mevlana gül reçeli, badem helvası ve sarımsaklı yoğurdu çok severmiş. Galiba tansiyon sorunu vardı. Onun sofrasında uzun yemek sohbetleri yoktur. Yemeğe tuzla başlanır. Hizmetli olan can yemeği getirip ortaya koyar. Yemek aynı tastan, hiç konuşulmadan yenilir. Çok ilginçtir, kaynaklarda kahvenin İstanbul'a 16. yüzyılda geldiği söylenir. Oysa 13. yüzyılda Mevlana, kahveden şöyle bahsediyor: 'Devletimiz geçim devleti, kahvemiz arştan gelmede, meclise badem helvası dökülüp saçılmış,'..." (Divan 2. Cilt, 77. sayfa, beyit 631.)
|