|
|
Mevlana badem helvası severdi
Amerika'da yayınlanan Saveur dergisine konu olan, yemek kitabı Oscar'ı sayılan Gourmand Ödülü'nü kazanan Konyalı gurme Nevin Halıcı, hayatını Türk kültürünü dünyaya tanıtmaya adamış. Hiç evlenmeyen Halıcı "Mevlana da bir gurmeydi," diyor.
Gel kim olursan ol gel Konya'nın aşına gel!
Ünü dünyaya yayılsa da Türkiye'de yeterince tanınmayan Konyalı gurme Nevin Halıcı, bu ay Saveur dergisine konu oldu. Yemek kitabı Oscar'ı sayılan Gourmand Ödülü de kazanan Halıcı ile Konya'da tarihi bir lezzet turuna çıktık.
Yolu Konya'dan geçenlere iki şey önerilir: Mevlana Müzesi'ni ziyaret ve etli ekmek. Konya'ya ilk 2001'de gittim ve bu önerilerin ikisini de gerçekleştirdim. Adana'nın çiğ köftesi, Tokat'ın kebabı gibi Konya mutfağı denilince de aklımda sadece etli ekmek kaldı. Konyalı bir emekli öğretmen hanımın Mevlevi yemekleri kitabı yazdığını, 2005'te Sufi Cuisine adıyla İngiltere'de yayınlandığını, bu yıl Amerika'da hazırlanan en ünlü yiyecek-içecek dergisi Saveur'ün eylül sayısında, hakkında 10 sayfalık bir yazı çıktığını, yazı için Margo True'nun iki kez Konya'ya geldiğini ve bir de yemek kitapları Oscar'ı sayılan Gourmand Ödülü'nü kazandığını öğrenince de ilk uçakta Konya'ya gitmeye karar verdim. Bunu duyan arkadaşlarımın da ilk söyledikleri yine aynı şey oldu: "Etli ekmeğini ye." "Hayır," dedim, "bu kez etli ekmek yemeyeceğim. Selçuklular'ın toprağı, Mevlana'nın şehri Konya'dan Mevlevi yemekleri kitabı çıkıyorsa, Mevlana ne yemişse, onu yiyeceğim." Halıcı, bizi evinde Türkiye'nin yedi bölgesinden yiyeceğin yer aldığı kahvaltı masasıyla karşıladı. Yanında kitabını okuyup Kanada'dan sırf Konya yemeklerini tatmak için gelen Marcello di Cintio da vardı. Masada neler olduğunu anlatmaktansa Nevin Hanım'ı tanıtmayı tercih ediyorum, zaten merak edip Konya'ya giden herkese kapısı açık...
KENDİNİ KÜLTÜRE ADAMIŞ Nevin Halıcı, Erzurumlu dindar bir babanın, Vanlı bir annenin emekli öğretmen kızı. Beslenme alanında doktorası var. 45 yaşında dil eğitimi almak için bir yıl İngiltere'de kalmış. Son 20 yıldır da kendini Türk mutfağını ve kültürünü dünyaya tanıtmaya adamış. Hiç evlenmemiş. "Evlenseydim bu kitapları yazamazdım," diyor. Ağabeyi Feyzi Halıcı'nın 1950'lerde başlattığı Mevlana'yı anma törenleri ve 1970'lerdeki yemek kongreleri, dünyanın her yerinden ziyaretçiyi Konya'ya çekmiş. Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yaptığı araştırmalarla birçok yemek kitabı hazırlamış. Siniden Tepsiye, Selçuklu Yemekleri, Geleneksel Konya Yemekleri bunlardan sadece birkaçı. Konya'nın zengin mutfağını, çocukken annesi ve arkadaşlarının yaptıkları yemeklerle keşfeden Halıcı, o yılları özlemle anlatıyor: "67 yaşındayım. 1950'lerde ilkokuldaydım, annemin arkadaşları resim gibi harikulade yemekler yapardı. O zaman kadınların kendilerini sosyal olarak gösterme aracı yemekti. Bir gün annemin arkadaşlarından çok yetenekli bir teyze öldü. 'Bu yemekler kaybolacak,' diye düşündüm ve kaydetmeye karar verdim.'' Mevlevi eserlerini okurken de gül reçeli ve badem helvasını çok seven Mevlana'nın söz ettiği yemeklerden hâlâ Konya'da yapılanları seçerek "Hayatta yaptığım en güzel şey," dediği kitabını yazmış. "Hamdım, piştim, yandım. Bütün ömrüm bu üç sözcükten ibarettir," diyen Mevlana'nın felsefesini açıklarken kullandığı yemek terimlerinden hazırladığı kitabı, geçen yıl İngiltere'de Sufi Cuisine adıyla basılmış. "Mevlana, tanrıya ulaşmadaki en önemli sözcüklerini yemekle verir. Tutmaç çorbasından bahseder, evimde yapılır. Mevlana'nın en sevdiği yemek badem helvası da Konya'da yapılır.'' Nevin Halıcı'nın Sufi Cuisine kitabı, yakında Hay Kitabevi'nden Türkçe'ye de kazandırılacak.
Figen YANIK
|