  |
|
Koca acısı dirsek acısı mı?
Koca acısı dirsek acısı gibidir derler. Eh dirseğini vuranlar bilirler, ilk anda o ne ıstıraptır, o ne tepinmektir Yarabbim. Çok şükür aynı hızla diner dirsek acısı, büyüklerim der işte aynen böyledir terk edilmiş kadının acısı (amiiiinnn!). Erkek bu; çiçeklere su vermiştir, çaydan geçirmiştir ya da arkadaşınız tarafından enselendiği barda sadece 'bir arkadaşa bakıp gidecektir'. Evdeki yardımcı kızla yatakta bassan, "Aaa! Bunu yanıma kim koydu?" diyecektir. Eee erkek eşittir ölümüne inkar değil mi? Gözünün içine baka baka yalan söyler, her gece barda, gönlü Rus fıstıkta gezerler. Ne karılarından ne sevgililerinden vazgeçerler... -di! Şimdi tüm bunlara bir de alıp bavullarını gitmeler eklendi. Şimdi aldata aldata kalan adam mı daha iyi, dürüst davranıp çekip giden mi bilemiyorum. (Gerçi yirmi yıllık karısını başkası için terk eden adamların genellikle üç vakte kadar 'yandım Allah' diye döndüğü tespit edilmiştir ama...). Kusura bakmayın, evli kadın ruhunu yaşayamıyorum. Ama günlerdir kafamda şu sorularla mücadele ediyorum. Hani yirmi yedi yaşında, bekar bir kadın olarak...
HAFİYE Mİ KESİLELİM?
Kafada yanıp sönen ilk soru şu; Otuz yıllık kocana bile güvenmeyecek misin? En azından asil bir ayrılık bekleyemeyecek misin? Devamlı Rusları, yardımcıları, sekreterleri, komşunun kızını kollayarak hafiye mi kesileceksin? Daha da beteri; daima senden daha genci ve güzeli olacağı için, genç değilsen bir hiç misin? Sonracığıma, parası ya da şöhreti olan adamın ilk işi başka kadınlarla fingirdemek mi? Ve flaş flaş flaş; 'sonsuza dek mutlu yaşadılar' sloganlı evlilik tarifleri koca bir hayalden ibaret mi? Güvendiğim dağlara fena halde kar yağdı sayın seyirciler. Elbette Sezen Aksu'nun da dediği gibi; "Kimsenin kimse üzerinde ipoteği yok, özgürsün." Gitmek isteyen gidebilir, kırkı, ellisi, altmışı fark etmez her yaşta yepyeni bir hayata başlanabilir. Mühim olan bunu nasıl yapmayı seçtiğin değil midir? Dostlarınızın gittiği restoranlarda her gece başka kadınla ağız ağza oturabiliyorsan, o yemekleri boğazından geçirebilip, karına saygısızlığın en büyüğünü yapabiliyorsan... Otuz yıllık karını bir kalemde silip atabiliyorsan, o oracıkta katıla katıla ağlarken çantana eşyalarını tıkıp çekip gidebiliyorsan... Hem de arkana bile bakmadan... Biz kime inanalım söyler misiniz?
ARKADAŞLARINI UNUTMA!
Anladım ki; kız arkadaşlarımız ve işimiz tek güvencemiz. Yok öyle adamın eline bakmak. Üç kuruş, beş kuruş da olsa kazanacaksın. Önce senden ilgi bekler çalıştırmaz, sonra dımdızlak ortada bırakır bunlar. Kendine güvenip, ayaklarının üstünde duracaksın. Ve en önemlisi; arkadaşlarını unutmayacaksın. Söylesene kocan çekip gittiğinde ilk kimi arayacaksın? Kim gelip seni toparlayacak? Evini açacak? Yanında sabahlara kadar oturacak? Haklılar; koca acısı dirsek acısı gibidir. Ama paran ve dostların olduğu zaman... İddia ediyorum; dolu olsun bütün kadınların cüzdanı, görün bakalım kim takar aldatan adamı...
|
