| |
Ölüme götüren borç
Borcunun altından kalkamayınca ölümü seçenlerin uzun listesine dün bir isim daha eklendi: Meclis'te görevli bir polis intihar etti. Tam da Meclis'in kredi kartlarıyla ilgili düzenlemeyi ele almasının arifesinde. Peki, yeni yasa bu tür faciaları azaltabilecek mi?.
Bugün gazetenin değişik sayfalarında kimi uzun, kimi kısa dört haber okuyacaksınız : * Ocak ayında yoksulluk sınırı bin 922 YTL'ye çıktı. * Dünya 2005 Tüketici Güven Endeksi açıklandı. * Meclis Koruma Müdürlüğü'nde görevli bir polis intihar etti. * Kredi kartlarıyla ilgili düzenleme Meclis'te bu hafta ele alınacak. Birbiriyle ilgisiz görünen ama aslında çok yönlü etkileşimle birbirini besleyen 4 haber. Bakın nasıl: Türkiye KamuSen araştırmasına göre, istatistiklerde "Yoksulluk sınırı" veya "Asgari geçim haddi" diye ifade edilen, 4 kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gerekli gelir, Ocak ayında 1922 YTL 25 YKr'ye yükseldi. Oysa kamuda ortalama memur maaşı 803 YTL 58 YKr! Yoksulluk sınırının yarısından bile az bu gelirle temel ihtiyaçlar nasıl ve ne ölçüde karşılanabilir? KamuSen'in yanıtı: 803,58 YTL maaşın yüzde 52,67'si gıda harcamalarına, yüzde 36,11'de barınma giderlerine ayrılıyor. Yani maaşın yüzde 88,78'ini yiyecek, kira, aydınlanma ve ısınma kalemleri götürüyor. Yol masraflarına, sağlık giderlerine, telefon faturalarına, giyimkuşama sadece 90 lira kalıyor. Üstelik hiç borcu olmadığı varsayılan bir aileden söz ediyoruz. Oysa Türkiye'de 15 milyon kişi 29 milyon adet kredi kartı kullanıyor. Buyurun size 803,58 YTL'lik maaşın dağıtılmasında bir kalem daha. Peki bu ek kalem ne kadar aileyi ilgilendiriyor? Onun da yanıtını AC Nielsen'in 2005 Tüketici Endeksi araştırması veriyor: Türkiye'de 100 kişiden 44'ü zorunlu ihtiyaçtan artan parayı kredi kartı ve diğer borç ödemelerine yatırıyor.
Dikkat; bağımlılık yaratır! 803 küsur liralık maaşla beslenme ve kira masrafları karşılandı, artan 90 lira da borca gitti diyelim; ya yukarda belirttiğimiz gibi giyimkuşama, otobüsdolmuşa, ayda bir kez olsun çoluk-çocuk sinemaya gitme "lüksü"ne nereden para bulunacak? Çare elbette yine kredi kartı. Önce bir tane. Sonra iki tane. Daha sonra 3-4 tane! Sonu yok. Gerçekten yok. Söz Tüketiciler Birliği Başkanı Bülent Deniz'de: "Geçenlerde bir öğretmen geldi. 21 kredi kartı var! 'Her ay 2800 YTL faiz ödüyorum. Her ay bir akrabamın başına gidip bela oluyorum' dedi. 'Nasıl oldu' diye sordum. A bankasından maaş alırken, 2 kart sahibi olmuş. Okul B bankasına geçmiş, 2 kart daha. Sonra hanıma kart. O bitince, çocuklara kart. Türkiye'de aklınıza gelecek her yerde kredi kartı dağıtılıyor. İskelelerde, ana caddelerde, iş merkezlerinde, işporta tezgahı açılır gibi kredi kartı veriliyor." Deniz, örnek verdiği öğretmenin "Son akraba kapısının da kapanmasından sonra tek seçeneğim intihar olacak" dediğini anlatıyor. Tıpkı dün Meclis'te intihar eden polis gibi. Tıpkı, son birkaç ayda o nedenle hayatına bazen çolukçoğuyla birlikteson veren 36 kişi gibi. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin "Türkiye'de kredi kartları hayatı kolaylaştırmanın değil, idame ettirmenin aracı olarak görülüyor" diyor. Doğru. Ama onları sadece hayatı kolaylaştırma aracı işlevine kavuşturmanın yolu, işsizliğin azaltılmasına, gelir düzeyinin yükseltilmesine ve gelir dağılımının düzeltilmesine bağlı. O da kısa vadede mümkün görünmediğine göre, acaba, tıpkı sigara paketlerine olduğu gibi, kredi kartlarına da uyarıcı sloganlar yazılması trajedilerin azaltılmasında etkili olabilir mi? Örneğin "Borç yiyen kesesinden değil, geleceğinden yer" gibi. Kredi kartlarıyla ilgili yeni düzenlemeyi bu hafta görüşmeye başlayacak milletvekilleri ne düşünürler acaba?
|