|
 |
|
 |
 |
| Gidecek yeriniz var mı?
|
|
"Kelepçelenip, zincire vuruldum, saatlerce bekletildim, sonra da gerisin geriye gönderildim. Uçak yükselirken tepeden baktığım New York'ta daha iki gün önce 'Daire' adlı filmim gösterime girmişti." Bu sözler Azeri asıllı İranlı yönetmen Cafer Panahi'ye ait. Son filmi 'Offside', bu yıl Berlin'de büyük ödül Altın Aslan için yarışan 25 filmin arasında. Robert Altman, Sidney Lumet gibi ustalarla yarışacak.
İNSAN HAKLARI Üç yıl önceki söyleşimizde 2001'de yaşadığı bu skandalı konuşmuştuk. 'Daire'nin uluslararası başarısıyla festivalden festivale koşuşturken, ABD'den transit geçmesi gerekmiş. İlgililere de önceden sormuş ama 'Ok, hallederiz' demişler. Bir sinemacıdan öte bir insan olarak bu aşağılanmanın öfkesiyle 'gidecek yerimiz mi yok yani, iltica isteseydik ederdik çoktan ama memleketimizde kalmayı seçmişiz belli' demişti. Bu tür 'teknik ayrıntılarla' insan haklarının çiğnenmesi, hatta trajedinin daha geniş boyutu sinemaya muhtelif hallerde yansıyor. Popüler versiyonu Spielberg'in 'Terminali'nde, ağır trajik boyutu İngiliz Wintebottom'ın Berlin'den ödüllü 'Bu Dünyada' filmi ilk akla gelenler. Tunç Okan'ın 76 tarihli 'Otobüs'ünde olduğu gibi olayın 'umut ve muhtaçlık ilişkisi' bir başka can yakıyor. Benim 'filmin' sonu nereye varır bilinmez ama oralardan bana sahip çıkan Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Genel Sekreteri, Alman Klaus Eder'in ve İstanbul Goethe Enstitüsü Müdürü Claudia Hahn-Raabe'nin çabalarına sonsuz teşekkürler.
|
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|