|
|
Güvendeyiz ama korkuyoruz
Birleşmiş Milletler (BM) toplantısı için yaklaşık 150 lider New York'ta. Ünlü Waldorf Astoria Oteli'nde düzenlenen ve ev sahipliğini ABD Başkanı Bush'un yaptığı kokteyl için otelin yakınındaki bütün sokaklar kapatılmış. Amerikalılar şu güvenlik işini iyice abartmış durumdalar. İnanın, bir kaldırımdan diğerine geçebilmek için çaba gerekiyor. İri yarı polis memuruna "İyi ama ben bu otelde kalıyorum. Türk delegasyonuyla birlikte gelen gazetecilerdenim" diyorum. Niye diyorum ki? Dinlemiyor. Kocaman koluyla beni ve arkamdaki muhtelif otel müşterilerini otellerine girmemeleri için engellemeye çalışıyor. Sadece biz de değil. Kokteyle davetli ABD'nin önde gelen işadamları, bürokratları tuvaletli eşleri bile uzun süre kaldırımlarda bekliyorlar. Düşünsenize, BM Genel sekreteri Kofi Annan bile otele bir iki blok yürüyerek varabiliyor. Şaka değil. Şahit, gazeteci Murat Çelik. Yaklaşık 40 dakika bekledim. Otele girmek için değil, yanılmayın lütfen. 40 dakika, sadece kaldırımı terk edebilmek için. BM için ortalık karışmış durumda. Kimliksiz gezebilmeniz neredeyse imkansız. İnsan hakları, kimliksiz dolaşma hakkı falan diye anlamsız düşüncelere kapılmayın lütfen. Çünkü yok. Taksiler oteli bırakın, o bölgeye gitmeyi reddediyor. Büyük pazarlıklar sonucu ikna ettiğim İtalyan asıllı Amerikalı taksi şoförüyle sohbet etmeye başlıyorum. En büyük korkusu New Orleans'taki kasırganın New York'ta da yaşanması. Öylesine endişeli ki takılıyorum, "İstanbul da deprem tehdidi altında ama korkunun ecele faydası yok". Yüzüme garip garip bakıyor. "Bu korkuyla nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranırım?" diyor. Otele 5 blok kala, uzaktaki bir resmi konvoya gözü takılıyor. "Burada inmeniz gerek, şimdi beni daha ileriye sokmaz polisler." Söylene söylene iniyorum. "Yok ki bir şey ortada. O dün geceydi. Hani Başkan Bush'un verdiği kokteyl yüzünden." Fazla güvenlik, doğal afetler, terör, aklınıza ne gelirse artık. Amerikalılar korku içinde yaşıyorlar. Ertesi sabah kendimi erkenden Soho'ya atıyorum. Galeriler, butikler, şehrin diğer kısmından pek de haberdar olmayan New Yorklular var burada. Bir apartmanın merdivenine oturup yüzümü güneşe kaldırıyorum. Özgürlük güzel de... Ya bu korkular? Korkularımız bizi olduğumuzdan daha fazla tutsak yapmıyor mu?
|