Sambacıları yendik
Nasıl heyecanlıyım anlatamam. Üzerimde ay yıldızlı forma, elimde bir düdük. İstanbul'dan ta Lyon'a uçmuşum. Takımımızı desteklemek için. Türk futbol takımını alkışlamak için. Takım 11 kişi ama 7 de yedek var. Düzenli olarak 2 aydır çalışıyorlar. Çoğu Bursalı. Aralarında İstanbullu da var, İzmirli de. Bir tanesi de Mardin Nusaybinli. İsmi Kudbettin Tekin Oğrak. Bırakın Fransa'ya gitmeyi, hayatında Mardin'in dışına çıkmamış ki... Bugün o da burada. Lyon'da. Rakibimiz Brezilya. Kolay mı? Sambacılar futbolda başarılı mı başarılı. Avuçlarım patlarcasına alkışlıyorum. Tür-ki-ye. Normalde hayli komik bulacağım birbirinden yaratıcı sloganlar atıyor, tezahüratlarda bulunuyorum. Eee, bizden başka seyirci yok ki. Topu topu üç beş kişiyiz. Birinci golden sonra deliler gibi bağırdığımı hatırlıyorum. İkinci golün sonrası meçhul. Sanırım bir arkadaş tellere tırmanmıştı. Bir tanesi gözyaşı döküyordu, mutluluktan. Ben mi? Bilmem hatırlamıyorum. Sesim kısılmış sadece. Bir onu biliyorum. Maç bittiğinde bizim takım timsah yürüyüşü yaptı. Hani bıraksalar ben elebaşı olacağım ama hiç itibar göstermediler. Takımın çalıştırıcısı Rıdvan bile başını kaldırıp bakmadı. Öylesine abuk subuk bir seyirciyiz yani. Olsun. 1.30 Yusuf geldi yanımıza. "Oley oley" naraları eşliğinde. Hepimizin ellerine dokundu. Sıcacıktı avucu. Yüzü kıpkırmızı, heyecandan. Elini hissedince, tuttum. Gözlerini kaldırdı. Gülümsedim. "Nasıl yendik ama" deyiverdi kocaman bir gülümsemeyle. Sahi ya, nasıl yendiler ama.
*** Ben iyisi mi olayı başından anlatayım. Geçtiğimiz hafta 6. Danone Uluslararası Futbol Kupası'ndaydım. Danone bu kupayı 6. kez düzenliyor. Bu organizasyon UEFA ve FIFA tarafında onaylı dünya çapındaki tek turnuva. Sloganları "Hayallerinize inanın". Pek de haksız sayılmazlar aslında. Bu turnuvaya katılacak takımı seçmek öyle kolay değil. Örneğin Türkiye'de 81 ilden seçilen başarılı takımlar haziran ayında şampiyon olmak için önce İstanbul'da mücadele etti. 32 takım ve 448 minik futbolcu vardı bu yarışmada. Şampiyonluk kupasını ise Bursa Setbaşı İlköğretim Okulu aldı. İşte bu yüzden Lyon'da Türkiye adına oynayan takımda Bursalı çok. Fenerbahçe'nin efsanevi futbolcusu Şeytan Rıdvan ve eski milli futbolcu Ali Çoban, "Tamam ama" dediler, "Şampiyonluğu Bursa kazanmış olsa bile son derece yetenekli küçük futbolcular var. Olaya mili takım mantığıyla yaklaşmak zorundayız." İyi ki de yaklaştılar. Böylece başarılı bulunan diğer küçükler takıma katılabildi. Böylece Mardinli Kudbettin, İstanbul'dan önce Lyon'u görebildi. Bol bol resim çekti. "Dönüşte arkadaşlarıma anlatacağım" diyerek. Sambacıları evire çevire yendiğimiz o maçta bir şeyi daha fark ettim. Önemli olan futbol değildi, inanın. Tamam rövaşata harikaydı, kalecimiz müthişti, şutlar müthişti ama.... Ama asıl önemli olan başka bir şeydi. Yarına... Not: Dünya Kupası'nda kaçıncı olduğumuzu merak edenler köşeyi izlemeye devam etsin lütfen. En büyük Tür-ki-ye!
|