|
|
Merak kediyi öldürür
Hayatımda ilk defa Kurtlar Vadisi isimli diziyi seyrettim. Bir adam can çekişiyordu Suriye sokaklarında. İçişleri Bakanı intihar etti. Hangisi filmdi?
Bazen bir şeylerden geri kaldığınızı düşündüğünüz olur mu? Benim burcumun özelliği galiba. İkizler. Her dakika her saniye bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi geliyor. Size olmaz mı? Bir film seyrederken öteki kanalı merak etmez misiniz? Ya da "Şu anda acaba dünyanın dört bir yanında kim ne yapıyor?" diye hayal kurmaz mısınız? Ben yaparım. Bugünlerde öyle hayaller kuruyorum ki ara sıra yaşadıklarımın hayal mi gerçek mi olduğunu bile karıştırıyorum. Örneğin, hayatımda ilk defa Kurtlar Vadisi'ni seyretmeye başladım. O da ne? Gazeteci Hüsnü Mahalli bile bu dizide oynuyor. Ama sevgili arkadaşıma haksızlık yapmışlar, onu başkası seslendiriyor. Mahalli'- yi Mahalli yapan sesidir oysa... Sonra başka bir kanalda "Şifreciler" isimli filme takılıyorum. Digitürk'ün information (bilgi) tuşuna basıyorum. Hani film hakkında biraz bilgi alacağım, konu neymiş, kim oynuyor, kaçta başlamış? Meraklıyız ya. Ekranda görünen küçük ekranda şöyle yazıyor: "Bu filmin konusunu size söyleyemeyiz, eğer söylersek sizi öldürmemiz gerekir." Birileri fena halde eğlenmiş. Gülmeye başlıyorum. "İşte" diyorum "Benim gibi ne olup ne bitiyor düğmesine meraklılar için son derece açıklayıcı bir bilgi"... Merak kediyi öldürür. Kendi kendime gülerken evdeki iki küçük köpeğin horultuları bir kükreme halini alıyor. Hani sanırsınız evde kaplan besliyoruz. İki küçük köpek. Bu ses nerelerinden çıkar? Gidip başlarına dikiliyorum. Nasıl olabilir? Bunlar iki küçük kardeş. Hatta aralarında 1 dakika kadar doğum farkı var. Bir tanesi dünyanın en güzel kokan, tertemiz köpeğiyken diğeri nasıl bu kadar pis olabilir? İkisi de aynı şeyi yiyor, aynı evde geziyor, aynı tasmayla gezintiye çıkıyorlar. İkisinin tasmasını birbirine bağlayan kısa bir ip var. Öyle komikler ki paralel yürüyüp, koşup, paralel işiyorlar. Aklıma bir ziyaretimde rastladığım Paris dilberi geliyor. O ne duruştu öyle. Ünlü Montaigne sokağında Avenue restoranının dışında kendisine yer bulunmasını bekliyordu. Tam 20 dakika bekledi bütün şıklığıyla. İlgimi çeken ise kolunun altında taşıdığı minnacık köpeğiydi. Bizimkilerden minnacık olmasın. Köpek güneşin alnında tam 20 dakika sahibesinin koltuğunun altına sıkıştırılmış bir halde durdu. Durdu diyorum inanın, yalan yok. Etrafı seyretti. Ne çişi geldi ne acıktı ne havladı... Nasıl rahatsız bir pozisyonda üstelik. Dayanamayıp çaktırmadan fotoğraflarını çekmiştim. Onları düşündüm birden. Köpekse, o da köpek işte. Terbiyeli, poz veren, temiz... Üstelik horlamıyordur bizim mini kaplanlar gibi... Kurtlar Vadisi devam ediyor. Hüsnü'nün rolü bitmiş. Bir adam can çekişiyor Suriye sokaklarında. İçişleri Bakanı intihar etti üç-beş gün önce... Hangisi filmdi? Ahmet Hakan'ın Hülya Avşar ile fotoğraflarına takılıp kalmıştım bir süredir. Yeşim Salkım İlker İnanoğlu'nun yıldırım aşklarını simgeleyen pozları solladı geçti. Bir şeyleri kaçırıyorum ben. Köpekler horluyor... Ben uyuyorum. Hayat devam ediyor işte. Ne demişti Mustafa Denizli? "Aslında ben solcu değildim. Ama Türkiye o kadar sağa kaçtı ki ben sol kaldım."
|