|
|
Pazar hikayeleri
TBMM'de bir milletvekilini ziyarete gelen şahsa, sekreter şöyle der: "Cep telefonunuzu bırakın, sayın milletvekilim sizi arayacaktır." Peki adam ne yapar? Adam cep telefonu makinesini sekretere bırakıp gider.
*** İlk sinyalizasyon çalışmaları sırasında Elazığ Gazi Caddesi'ne trafik ışıkları yerleştirilir ve ışıkların yanına da halkı bilgilendirmek amacıyla bir trafik polisi görevlendirilir. O sırada yayalara kırmızı ışık yanmasına rağmen yaşlı bir kadın yanında torunuyla birlikte karşıdan karşıya geçmek ister. Trafik polisi elindeki megafonla "Yaya, yaya teyze nereye gidiyorsun?" diye seslenir. Yaşlı kadın polise ters ters bakar ve şöyle der: "Densize bak. Kaynımgillere gidiyorum. Sana ne?"
*** Polis radyosunda en sık yapılan anonslardan birisi de şudur: "Polis sizin en büyük dostunuzdur. Polise güvenin, polisi sevin." Bir gün spiker bu anonsu yaptıktan sonra devam eder: "Şimdi de Orhan Gencebay söylüyor sevgili dinleyiciler. Ben sevdim de ne oldu?" Yine bir başka gün spiker anonsa başlar. "Polis huzurun güvencesidir. Şimdi de Ferdi Tayfur'dan dinliyoruz. Huzurum kalmadı." Hikayelerin hepsi gerçek. Yazarı ise Renault'nun Trafik Afişi Yarışması'nda tanıştığım bir emniyet müdürü. Feyzullah Arslan anılarını, komik polis hikayelerini bir kitapta toplamış. İsmine de "Gül, güldür, düşündür" demiş. Tam pazar hikayeleri değil mi?
|