Kamyonlara ısı ölçer taktık sıra market raflarına geldi!
Doğru ısıda taşınmazsa yoğurt ve sütün içindeki faydalı bakteriler ölüyor. Kamyonlara takılan cihazla ısıyı kontrol eden Danone, şimdi sıcak illerden başlayarak market raflarını da izleyecek.
15bin üretici, 550 tank, her gün 600 kamyonla ulaşılan 81 il. Eskiler "Cenaze bekler süt beklemez" derlermiş ya, artık bekliyor ama soğuk havada beklemesi gerekiyor. Süt ve sütlü ürünler pazarı dediğimizde hala büyük bir oranı sokak sütü ve evde yapılan yoğurtlardan oluştuğu için kayıt içine alınacak önemli bir potansiyel var. İşte Fransız süt şirketi Danone da, geçtiğimiz yıl Sabancı Grubu ile yolları ayırıp Nestle'nin sütlü ürünler bölümünü alınca, bir anda hem organik hem de inorganik büyümeyi yakalamış oldu. 2004'teki yüzde 120'lik büyüme Danone Türkiye'ye kendi grubu içinde bir de ödül kazandırdı. İşte bu ödülü ve şirketin bundan sonraki hedeflerini konuşmak üzere Danone Türkiye Genel Müdürü Serpil Timuray ve 7 takım arkadaşıyla biraraya geldik. Sohbetin ana konusu gıda güvenliği ve bu konuda katedilen yollar oldu doğallıkla...
Yüzde 120 büyümeyi nasıl sağladınız? Serpil Timuray: Türkiye'de önemli yatırım programı içindeyiz. Bir de Nestle Türkiye'nin sütlü ürünler şirketini satın almıştık. Dolayısıyla entegrasyon anlamında çok yoğun bir sene geçirdik 2004'te. Kendi organik büyüme programımızı da kesintisiz sürdürdük. Yüzde 120'lik büyüme Danone grup şirketleri arasındaki en büyük büyüme.
2003'te ne kadar büyümüştünüz?Yani satın almalardan önceki yıl? S. Timuray: 2003'te de yaklaşık yüzde 50 büyümemiz var. Yani büyüyen bir şirketiz. Bizim için sadece pazar payı değil pazarın büyümesi de çok önemli. Nitekim 2004'teki pazar büyümesinin yaklaşık yarısı bizden kaynaklanıyor.
Gıda güvenliği alanında neler yapıyorsunuz? Pascal Crevits: Ürünü doğru üretmek kadar soğuk zincirin kırılmadan satış noktasına ulaştırmak da önemli. Bizim 11 bin metrekarelik bir soğuk hava depomuz var. Hergün 81 ile ulaşıyoruz. Gönen fabrikası, Lüleburgaz fabrikası ve İstanbul'da ana depo merkezlerimiz ve bütün illerde de daha küçük depolarımız var. Bugün 600 civarında kamyon ile bu soğuk zincir dağıtımını yapıyoruz. Ve de şöyle bir sloganımız var, "keep me cool, keep me clean- Beni soğuk tut beni temiz tut". Hiçbir katkı maddesi olmadığı için ürünlerimizde kalite çok önemli. Sonuçta masanıza geldiği zaman bu ürün canlı bir ürün, bu yüzden de soğuk zincirden kesinlikle taviz veremiyoruz. Dağıtım noktasına kadar yani bütün süreç bizim tarafımızdan izleniyor. Dünyanın en zor proseslerinden biri canlı bir ürünü kaliteden ödün vermeden tüketiciye ulaştırmak.
Zincir sizin iradeniz dışında kırılırsa.. S. Timuray: Biz ürünün 2-6 derece arasında yerine ulaşmasını ölçümlüyoruz. Şimdi Data Logger diye bir sistemimiz var ve bununla ürünleri bulundukları noktada 20 dakikada bir ölçüyoruz. Bu veriler merkezde toplanıyor.
Peki ya market rafları? Gökhan Öğüt: Onun için de bir pilot projemiz var. Sıcak illerden başlayarak ölçmeye başlayacağız. Bakkalların bir kısmının zaten kapının önünde kilitli özel kutuları var. Ama çoğunlukla saat 06:30-07:00 civarında açılıyorlar. Marketlere saat 10.00 civarında diğer taraflara 05.00'te sevkiyat yapıyoruz.
2-6 derecenin üzerine çıktığında ne oluyor? G. Öğüt: Buna tolerans göstermek kötü bir sonuç doğurur bu nedenle tolerans göstermiyoruz. Öncelikle içinde mikrop oluşmaması lazım. Bu ürün canlı olduğu için faydalı bakterilerin ölmemesi lazım, ölmeden vücudumuza girip fayda sağlaması lazım. O da 2-6 derece içinde olur. Bunun dışında faydalı bakteriler kaybolur. Daha az faydalı bir ürün tüketmiş olursunuz. Ürün açıldıktan sonra açık hava ile temasa geçiyor ve tabii ki havada birçok mikrop var. Onun için de biz daha çok Danone ürünlerinin küçük pakette tüketimini ve bir kerede açılıp yenmesini öneriyoruz.