Türkiye'nin geçen yıl itibarıyla yakaladığı 1966'dan bu yanaki en yüksek büyüme, özel sektör kaynaklı oldu..
Geçen yıl gerçekleşen yüzde 8.9'luk gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) en yüksek katkı 6.6 puan ile özel sektör yatırımları, 6.4 puan ile de özel tüketimden geldi.
Devlet Planlama Teşkilatı'ndan (DPT) edindiği bilgiye göre, stok değişiminin GSYH'ya katkısı 1.1 puan, ihracatın katkısı ise 5.4 puan oldu. Bunun yanında kamu yatırımlarının etkisi -0.2 puan, ithalatın etkisi ise -10.3 puan olarak hesaplandı.
Kamu tüketimin etkisi ise sıfır olarak belirlenirken, GSYİH 8.9 olarak ortaya çıktı.
DAYANIKLI TÜKETİM, ÖZEL TÜKETİMİN YARISI
Bu arada 2004 yılında gerçekleşen yüzde 6.4'lük özel tüketimin yarıdan fazlası, dayanıklı tüketim mallarından kaynaklandı. Bu grubun özel tüketime katkısı 3.3 puan olarak hesaplanırken, özel tüketime yarı dayanıklı tüketim mallarından 1.7 puan, gıda-içki grubundan da 0.6 puan katkı geldi.
''İSTİHDAM YARATMAYAN BÜYÜME TABİRİ YANLIŞ''
Yakalanan yüksek büyüme hızının ''istihdam yaratmadığı'' yönündeki eleştirilerin yanlış olduğunu vurgulayan bürokratlar, özel sektörün geçen yıl rekor kırarak, 896 bin kişilik yeni istihdam sağladığını, son üç yıllık büyümenin ise özel sektör kaynaklı olduğunu vurguladılar.
Buna karşılık geçen yıl kamuda 252 bin kişilik istihdam azalışı olduğunu hatırlatan yetkililer, bunun artık kamunun istihdam kapısı olmaktan çıkmasının en büyük göstergesi olduğunu ifade ettiler.
İŞSİZLİK NEDEN AZALMIYOR?
Yüksek büyümeye karşın işsiz sayısındaki artışa ise 4 neden gösteriliyor. Bunlardan ilki kamunun istihdam kapısı olmaktan çıkarılması, ikincisi de son 3 yılda yakalanan yüksek verimlilik artışı olarak gösteriliyor. Türkiye'nin son 3 yılda yüzde 30'a yaklaşan verimlilik sağladığı bu oranı AB'de yüzde 1'ler seviyesinde kaldığına dikkat çekiliyor.
Geçen yıl yapılan 40 katrilyon lira civarındaki özel sektör yatırımının büyük bölümünün makine teçhizat yenilemeye gittiği hatırlatılırken, artık bundan sonrasında yeni yatırımlar olacağı, bunların istihdamı artırıcı etkisinin daha yüksek olmasının beklenebileceği vurgulanıyor.
İşsizliğin azalmamasında üçüncü neden olarak ''düşük döviz kuru nedeniyle ara mal ithalatının artması ve Türkiye'de bu alandaki istihdamın azalması'' gösterilirken, işgücüne katılım oranının artışının da işsiz sayısının azalmamasına neden olduğu ifade ediliyor. TÜRKİYE YÜKSEK BÜYÜME TRENDİNE Mİ GİRDİ?
Öte yandan Türkiye'nin son 3 yılda ortalama yüzde 7.9 büyümesi, ''Türkiye yeni yüksek büyüme trendine mi girdi?'' tartışmasını da beraberinde getirdi.
Şimdiye kadar yüzde 4.5'ler dolayında büyüyen Türkiye'nin yüzde 7'ler civarında büyüme trendine girdiği iddiaları hatırlatılırken, mali disiplin ve yapısal reformların sürmesi durumunda bunun devam ettirilebileceği savunuluyor.
Ayrıca yüzde 9.9'luk yüksek büyümenin 2005 yılı hedefi olan yüzde 5'i daha aşağı çekmeyeceği görüşü de ağır basarken, bir dışsal şok olmaması durumunda bu oranın rahatlıkla tutturulabileceği belirtiliyor.