| |
|
|
Ahmet Altan'ın harika yazısı
Sevgili Ahmet Altan "gazetem.net" e bir yazı yazdı. Herkesin okumasında yarar görüp izniyle bir bölümünü alıyorum buraya. "atv'de bir türkü yarışması var, vaktim oldukça seyrediyorum. Ne yazık ki söylenen türkülere mırıldanarak eşlik edebilecek kadar bile bir bilgim yok ama 'kan çekiyor', seviyorum orada dinlediğim türküleri.
Yenilgiyi asaletle karşılıyorlar Yarışan çocukların sesleri gerçekten çok güzel. Zaman zaman seyredenlerin içini burkan adaletsiz sonuçlar da çıkıyor ama benim asıl ilgimi çeken o yarışmaya katılan çocukların kazandıkları ve kaybettikleri vakit ortaya koydukları davranışlar. Kazananın kaybeden için ağladığını gördüm. Kaybedenin ise gülümsediğini. Bütün geleceklerinin söz konusu olduğu bir yarışmada gencecik insanların nasıl bir olgunluk ve asaletle yenilgiyi karşıladıklarını, kendileri için üzülenleri teselli ettiklerini görmek doğrusu ya etkiliyor beni. Güzel yüzlü bir genç kızın yarışmadan elendiğinde, onlara müzik dersleri de verdiği anlaşılan jüri üyesi Arif Sağ'a, 'kurbanın olurum hocam, ağlama' deyişinde, dolgun sesli bir genç kızın, üstelik de haksız yere yarışmadan ayrılmak zorunda kaldığında, 'burada çok şeyler öğrendim' diyerek kendine emeği geçenlere teşekkür edişinde, nedense bana tasavvufu, Yunus Emre'yi, Pir Sultan'ı hatırlatan, bu topraklara ait bir tevazuun, edebin, belki pek de modern olmayan feodal bir terbiyenin, tevekkülün izlerini görüyorum. Bu toprakların unutulmuş bir başka damarının da hâlâ canlı olduğunu, gelecekle ilgili ümitler besleyebileceğimizi hissediyorum.
Zarafete karşı kör değiliz Gözlerine, kor haline getirilmiş çirkinliklerle mil çekilmiş bir toplumuz ama hala zarafete karşı tümden kör olmadığımızı da fark edebiliyorum. Sevindiriyor bu beni. Çocukların davranışında bir Batılının mesafeli kibarlığı, ölçülü soğukkanlılığı yok, daha buralara ait, daha sıcak, kadere karşı başını dik tutan daha doğulu bir adap var. Bir gün buraları modern dünyanın çağdaş nimetlerine kavuştuğunda, yaratıcılığını keskinleştirdiğinde bu yaklaşımın bir başka senteze yol açabileceğini, modernizmin kaçınılmaz mekanikliğine insani sıcaklığı ekleyebileceğini düşünmekten hoşlanıyorum.
Olgunluğun gücü!.. Beni etkileyen o çocukların azınlıkta olduğunu da biliyorum. Ama azınlıkta olan o çocukların daha sağlam bir kökten geldiklerini, ortadan kaybolmayacaklarını, çoğalacaklarını, sadece bu ülkeye değil, parçası olmaya hazırlandıkları dünyaya da, modernle 'alaturkanın' sentezinden oluşan bir başka hayat biçimini sunacaklarına inanmaya eğilimliyim. Biz yıllarca bu topraklarda yaşanan hayatın gerçeğini katı baskılar altında kendimizden bile sakladık. Şimdi o hayatın gerçekleri, çirkinlikleri ve güzellikleriyle yeniden gün yüzüne çıkıyor. Çirkini çok çirkin. Güzeli çok güzel. Ve ben gördüğüm o olgun asaletin, bütün çirkinliklerden bereketli ve doğurgan olduğunu, geçmişe ait bir terbiyenin yeniden dirilip geleceğe rengini vereceğini düşünmekten çok hoşlanıyorum."
|