|
|
Herkes yerini buluyor
Türkiye Süper Ligi'nde futbolcular, teknik direktörler, yöneticiler ve yorumcular var. Ama bazen yorumcu teknik direktör, teknik direktör yorumcu, yorumcu birden yönetici, yönetici ertesi gün yorumcu; kısacası kimin nerede olduğu ve neyi iyi yaptığı karışık.. Aslında seyirci kimin neyi daha iyi becerdiği konusunda hemen hemen hemfikir, bir de kimin nereye daha yakıştığı konusunda.. Nasıl mı? Oğuz Çetin Gençlerbirliği'nde göreve getirildi onlarca hoca adayı arasından, sonra başarısız sonuçlar ve kovuldu. Aslında Oğuz Çetin bu kötü deneyimi daha önce de yaşamış, başına benzer olaylar gelmişti. Ya Rıdvan Dilmen? O da Türkiye'nin en iyi TV yorumcusu değil mi? Pozisyonları ve tekniktaktik durumları anında analiz etmez mi? Ama kulübeye inince işler değişir. Tabii bunun nedenini kendisi de keşfetmiş.. Saha seviyesinden pozisyonlar iyi süzülmüyor, analiz yapılamıyor. Stadın tepesinden her şey daha iyi okunuyor. Demek ki Rıdvan Dilmen iyi bir hoca olabilir, ama tek şart kulübede değil, şeref tribününün üstünde durması.. Ziya Doğan'a ne demeli? Sen deplasmanda şov yap, evinde yenil, Şampiyonlar Ligi'ne veda et. Birinci sınıf hocalar işi bırakır veya ilerisini gören bir yönetim işi bıraktırır. Peki o ne yaptı? "Daha bitmedi" diyerek önce UEFA, ondan sonra ligden kopardı takımını ve hadi bana eyvallah.. Şimdi nerede? G.Birliği'nde.. Yani kendine yakışan takımı buldu. Birinci sınıf takımda ne işin var? Beşiktaş'ın bazı yöneticileri onu takımın başına getirmek için çok uğraştılar. Vizyonu gördünüz mü? Taşlar ve kişiler yerine oturmalı, kim hangi işi daha iyi beceriyor ve kendine yakışıyorsa o işi yapmalı.. SERHAT DURUKAN- GİRESUN
|