|
|
Fatih Terim meselesi ciddi midir?
Sadece evdeki huzurum açısından soruyorum. Eğer Fener'e gelme dedikodusu doğruysa beni önceden uyarın. Hayat memat meselesi
Ne zaman yurtdışına gitsem arkamdan bir şeyler oluyor. Üç günlüğüne, beş günlüğüne, bir haftalığına değişmez kural. Türkiye'nin gündemi birdenbire değişiyor ve ben yakalayamıyorum. Bu paranoya ikizler burcu mensubu biri olarak her şeye yetişme çabamdan mıdır bilinmez ama uzun uçuşlarda daha da belirginleşiyor. Üç gün ortadan kayboluyorum, örneğin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Gökkafes'i protesto edip oradaki bir toplantıya gitmiyor. Erman Toroğlu'nun açıklamaları sayesinde tavukçular trilyonlarca zarara uğruyor ve dava açıyorlar. Buraya kadar kısmen mantıklı. Peki ya Fenerbahçe'nin başına Daum'un yerine Fatih Terim'in geleceği söylentisi nedir? Yani bu ne zaman çıktı, ne ara oldu ve gerçek midir? Gerçek değilse niye yalanlanmadı? Yanlış anlaşılmasın, düşündüğüm sadece evdeki iç huzurumdur başka hiçbir niyetim yoktur. Kocamın ve ait olduğu Fenerliler grubunun Fatih Terim'i kabul etmesi hatta kalplerinin bu acıya dayanabilmesi mümkün değildir.
*** Uçakta müthiş bir yol arkadaşım vardı. "Kaç yaşındasınız?" diye sorduğumda bana "Seksen" diye cevap verdi. Seksendi seksen olmasına ama İstanbul'dan taa New York'taki kızını görmeye gidiyordu, 11 saat uçmayı göze alarak. Nişantaşı'nda yalnız yaşıyormuş. Emekli öğretmen. Kocasını genç yaşta kaybeden Nilüfer Hanım bütün seyahatimi güzelleştirdi. Neler konuşmadık ki? Bütün gündemi beraberce yorumladık, gazeteleri okuduk. Yemek servisi yapılmaya başladığında hafifçe eğilip sordu: "Bir şeyler içer miyiz?" "Tabii" dedim. Ne içelim? Kırmızı şarap içtik beraberce. Sonra da "Aşk Kardeşliği" isimli filmi seyrettik, arada dayanamayıp iki kadın dedikodu bile yaptık. Nilüfer Hanım, "Eğreti Gelin" isimli kitabı okuyordu. Televizyonda en sevdiği dizi ise Avrupa Yakası. Bu arada Gülse'ye de bir mesajı var, kitabını çok büyük keyifle okumuş ama yazıları pek bir kısa bulmuş. Nilüfer Hanım ile ABD'ye giriş formlarını doldururken birden yaşının seksen değil seksen üç olduğunu fark ettim. Göz kırptı bana, "İnsan sekseninden sonra saymıyor" dedi. Nilüfer Hanım'la New York'ta ayrıldık. Los Angeles uçuşu boyunca 83 yaşıma geldiğimde onun gibi olabilir miyim diye hayal ettim durdum. Olacağım. Sağlığım iyi olsun yeter. Dünyanın her tarafına uçacağım, en güncel kitapları okuyup, keyifle şarap içeceğim.
*** Ne zaman yurtdışına gitsem bir şeyler oluyor dedim ya... Geçen Pazartesi Sohbeti konuğumun söyledikleri epey bir tartışma yaratmış. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Ayşe Soysal'a "Türkiye'nin en iyi üniversitesi Boğaziçi mi sizce?" diye sormuştum. O da bana "Bunu böyle söyleyemem ama kendimce size bir lig oluşturabilirim" diye cevap vermiş, ardından listeyi sıralamıştı. Vay efendim bu subjektif bir listeymiş kimse bunu böyle açıklayıp diğer üniversiteleri zan altında bırakamazmış... Bir kıyamet kopmuş ki sormayın... Ayşe Soysal, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve ardından Boğaziçi Üniversitesi'ni birincilikle bitirmiş. Üniversiteden fizik ve matematik olmak üzere çift anadal mezunu olarak Amerika'ya gitmiş. 1973 yılında başarılı Asyalı kadınlara verilen Betsy Barbour bursunu alan ilk Türk olmuş. Profesörlüğünden hemen sonra 1992 yılında Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaya başlamış. Rektör seçilene kadar da bu görevi sürdürmekteydi. Şimdi sorarım size, hayatını eğitime adamış, böylesine çalışkan, başarılı ve üstelik Boğaziçi Rektörü olan biri kendi kişisel görüşünü söyleyemez mi bu memlekette? Yani çıkıp da diyemez mi "Kusura bakmayın ama kişisel görüşüme göre vakıf üniversiteleri iyi değil, bence şunlar çok daha iyi." Türkiye'de kimin, evet kimin daha fazla söz söylemeye hakkı vardır bu konuda Ayşe Soysal'dan başka? Ve niye? Birileri hoşumuza gitmeyen şeyleri söylediğinde durup biraz düşündüğümüz zaman adam olacağız galiba. Yoksa hiç umut yok... İnanın. İşin kötüsü konuşanı da tövbe ettireceğiz bu gidişle. Uçaktaki yol arkadaşım 83 yaşındaki Nilüfer Hanım ne dedi bana biliyor musunuz? "İnsanın genç olması hiç önemli değil önemli olan görüşlerinin genç olması. Ben niye gündemi takip ediyorum, niye yeni yayınları okuyorum biliyor musunuz? Çünkü genç kalmanın yolu buradan geçiyor. Genç düşündüğüm sürece kendimi daha özgür hissediyorum" dedi. Bir düşünün.
|