Zeytinyağlı bakla bekleyebilir
Kadın-erkek ilişkilerinde aksayan tarafların sorumluluğunu tamamen erkek tarafına yıkmak, biz kadınların hem kolayına hem de hoşuna gidiyor. Ama onların da bizden şikayetçi olduğu durumlar var tabii. Erkekler kadınlar kadar konuşmayı, dertleşmeyi, paylaşmayı sevmedikleri, daha doğrusu "kaynatmak" gibi bir yetenekleri bulunmadığı için, rahatsız oldukları konular fazla ortaya çıkarmıyor. Şimdi size bir dostumla aramda geçen diyaloğu aktaracağım. (Kendisi erkek oluyor.) Bu diyalog ikimizin arasında chat yoluyla gerçekleşti. Bu yüzden yazı değil, konuşma diliyle aktaracağım.
*** Erkeklerin, beraber oldukları ya da beraber olmayı düşündükleri kadınları neden sadece "tanışma" veya "barışma" safhasında romantik, lüks, pahalı restoranlara götürdükleriyle ilgili, muhtemelen yine hesabı erkek tarafına keseceğim bir yazı yazmayı planlıyordum. Ama o dost sohbetinden sonra kafam karıştı. İşte konuştuklarımız (daha doğrusu yazıştıklarımız).
Öncel: Birader sana bişi sorcam.. S.: Sor birader.. Ö.: Yeni tanıştığın veya barışmak istediğin, daha doğrusu "etkilemek" istediğin bir kadını hoş bir mekana götürmeyi düşünür müsün? Romantik, ağır bir yemek... Ağır derken, mekan ağır olacak yani. S.: Olabilir. Neresi len bu? Çok mu ağır? Ö.: Yok yaa... Bi yazı yazıcam da. Olayın bi de erkek tarafına söz hakkı tanıyayım dedim. S.: Hıı tamam o zaman. Eğer gerçekten beğenmişsem ve sıradan görmüyorsam biraz daha ekileyici olmak ya da ona bakışımın "sıradan olmadığını" ifade etsin diye götürürüm. Ö.: Pekiii... Erkekler böyle bir yemekte seksi düşünür mü? Yani "sıradan olmayan" kadınlarla... "Şu yemek bitsin de bir an önce evde kahve kısmına geçelim" derler mi? S.: E illa ki der ama elinden gelen cambazlığı yapsa da çok belli etmez. Tatlı tatlı, çaktırmadan çalışabilir. Ö.: Pekiiiii.. S.: Ne o lan yemek daveti mi var? Ö.: Yok be yavrucum... Diyelim ilişki gayet iyi gidiyor sevgili oldunuz. Ortada fol yok yumurta yokken aklına gelir mi, "Bu akşam sevgilimi şööyle pahalı bi yere götüriim, güzel bi yemek yiyelim" der misin? S.: Tabii... Kesinlikle derim. Ö.: Dürüst ol! S.: Valla billa. Ö.: Yani, "Amaaan ne gerek var şimdi, evde oturuyoz işte, etkilemişim etkilediğim kadar, daha ne uğraşaçam", demezsin, öyle mi? S.: Demem ama kadına da bağlı? (İşte kritik nokta!) Ö.: Nasıl yani? S.: Ben böyle coşmuşum "Hadi akşam şuraya gidelim, yemek şarap" falan deyince, "Amaaan ne gerek var ben zeytinyağlı bakla yapmıştım, onu yeriz" cümlesini üst üste 3-4 kere sarf ederse... Bir daha hevesimi ağzıma tıkar diye istemem. O da "Aaaa ne güzel, hadi gidelim" diye olayı pekiştirirse bu olaylar sıklaşııııır. Ö.: Peki o zaman "etkileyecek" başka kadın arayışına girer misin? S.: "Bakla" cevaplarını alırsam mı? Ö.: Hı hı.. S.: Bu kesinlikle erkekten erkeğe fark eder... Kesinlikle belli olmaz, kişiye göre değişir. Ö.: Peki şekerim teşekkür ederim. S.: Ama en azından onsuz programlar başlar. Ö.: Tamam anladım. S.: Kesin başlar... Ö.: Tamam oğlum anladım... S.: Kadına bağlı yani. Ö.: Ayy tamaaaam anladık dedik, uzatma.. S.: Hadi birader bye. Ö.: Bye birader.
*** İşte böyle... Demek ki neymiş? "Heves kaçıran taraf" her zaman erkekler olmuyormuş. Mikrofonu arada bir karşı cinse uzatmakta fayda varmış. Çuvaldızı kendine batırmak yani... Faydalıymış.
|