|
|
|
|
|
Evlenmeden anne olabilirim
|
|
Savaş Ay'ın bu haftaki 'güzel'i Hülya Avşar'ın aşklarıyla konuşulan kız kardeşi Helin Avşar. "Babam çok tutucuydu, altı yıl bir çocukla nişanlı kaldım, ondan ayrıldıktan sonra cozuttum" diyen Avşar'la hayat üzerine...
*** Evlilik dışı çocuk yapabilirim
Savaş Ay'ın bu haftaki konuğu Hülya Avşar'ın uçarı kız kardeşi Helin Avşar. "Babam çok tutucuydu. 6 yıl bir çocukla nişanlı kaldım. Ondan ayrıldıktan sonra cozuttum" diyen Avşar'la aşk hayatını ve "toplumsal" sorunları konuştu.
Ben bu kızla önceden hiç karşılaşmadım bile... Bu yüzden müdire hanıma çıktım; ''Tanımadığım bir genç kızı sorup soruşturmak müşkül iş Balçiçek Hanım'' dedim, kılı bile kıpırdamadan; "İş iştir yapılacaktır'' diye kesti raconu.. Allahtan Helin kız samimi, sıcak, içten. Beni Tarabya'daki şahane evine aldı ve boy friend'lerine bile 'Forbidden Zone', yani yasak bölge olan yerlerine soktu evin. Yatağı değirmi şeklinde. Kocaman, yayvan ve yusyuvarlak. Giysi odası ise; ucuzluk vakitleri Vakko'nun hani o alt katı kadar karmaşık ve leb a leb dolu. 100 çift pabuç, 100 çeşit kemer, konteynır dolusu parti malı dozajında da bikini mayosu var. Bir de çok güzel takla atıyor, amuda kalkıp, parende atabiliyor. Her gece fatiha okuyacak kadar dindar, çevredeki kızların hallerine kızacak kadar muhafazakar ve ahlakçı. Ama evlilik dışı çocuk yapmakta beis görmüyor. Tatlı sohbetimiz içinde ben en çok "Alaturka Playboy" tarifiyle tren kazalarına karşı önerdiği önlemlere bittim...
* Sen niye ünlüsün? Ne yaptın ki? Hülya Avşar'ın kardeşiyim ya.
* Peki ne kadar gidecek bu? Ünün değerini aştı artık değil mi? Evet iş kurdum. Takı giysi tasarımı. Şimdilik bir fidan büyüyüp ağaç olacak.
* Playboylar çevrende pervane. Ne demek bu playboy? Yani Türk tipi playboyu tariflesene. Baba parası yer, Nişantaşı'nda dolaşır, karın kası yapar, vitaminleri yutar...
* Sende iz bırakan erkekler kim oldu? Baran diyebiliriz (Süzer), Bir de Erdinç (Acar)...
* Sen çok erken yaşta mı seviştin? Yook, ne gezeeer? Babam çok sıkıydı. Öyle erkek arkadaş filan yoktu hiç. Sadece 6 yıl nişanlı kaldığım bir çocuk vardı. Şimdi adını sorma abi. Zaten evlendi. Ben ondan ayrıldıktan sonra biraz cozuttum. "Aaa ben de gencim çıkıp dolanayım" dedim. Gece hayatını keşfettim. Onlar da "Bak Hülya Avşar'ın kardeşi" deyip beni keşfettiler. Bu arada hiç uyuşturucu kullanmadım. Ailemi üzmek istemedim.
* Ne yani ailen olmasa kullanacak mıydın? Bir kerecik olsun denerdim. Ama yanımda içen çok oldu. Ben artık içkiyi bile bıraktım. 4 ay önce bir yerde votka içtim içine bir şey katmışlar. Sahte votkaymış. Kör olacaktım ya da ölecektim az kalsın. Çok kötü hastalandım. Kimse bilmiyor. Hastaneye gitmedim doktor eve geldi...
* Ne doktoru geldi eve? Serumcu geldi...
* Kızım serumcu diye doktor mu olur? Dahiliyeci mi ne yani? Doktor işte, doktor geldi. 2 aydır tamamen bıraktım içkiyi. Bak abi nazar boncuğu takmam lazım, her gün bir tırnağım kırılıyor. Bu evi, arabamı, eşyalarımı filan ablam aldı; ne de olsa aileyiz ama kendi paramı kazanmam lazım. Zaten daha önce de kazanıyordum...
* Nereden kazanıyordun, ne iş yaptın ki sen? Televizyon arkasında çalıştım...
* Nasıl yani tamircilik filan mı? Yok abi reji asistanlığı, Kanal D'de mesela...
* Haa kamera arkası çalıştın. Hangi rejisörün asistanıydın? Şimdi hatırlamıyorum adını...
* Nasıl iş bu asistanı olduğun yönetmenin adını bilmiyor musun? (Gülüşmeler) Tamam tamam Oğuz Koloğlu'ydu...
* Kim o çıktığın çocuk mu? Yok be abiii, onun asistanıydım ben işte. Abi bak bunu yaz, kalbim boş. Baran'dan sonra hiç ilişkim olmadı...
* Nasıl yani öpüşmedin mi bile? O Mısır'daki İtalyan futbolcu ne peki? Yooo!.. Öpüşmedim bile. O çocuk, Roberto yani benim İsviçre'den arkadaşım. Zaten orada, Arap ülkelerinde otelde, odadan odaya gidemezsin. Aç Mısır'a sor...
* Kime sorayım, Hüsnü Mübarek'e mi? (Gülüşmeler) Otele sor...
* Otelde yapmazsın, gider denizde yaparsın... Yok yok her yerde deniz müdürleri var. Açılamıyorsun...
* Dalarsın, orada yaparsın. Dalamıyorsun shark'lar (köpekbalığı) var. Hem zaten dip görünüyor.
* Sen ne okudun, nerede okudun? İsviçre'de İşletme okudum. Fransızca konuşulan bölgede Amerikan okuluydu. İngilizce, Fransızca, buraya gelince de İtalyanca ve İspanyolca kurslarına gittim. Hepsi Latin kökenli ya, üçünü birleştirince sağlam bir dilim oluyor.
* Baba dilin de Kürtçe değil mi? Biliyor musun Kürtçe? Yok bilmiyorum.
* Latin kökenli değil diye mi? Fransızca'ya benziyor derler... Nasıl benziyor?
* Di mua ya da de bağaa!.. (Gülüşmeler) Alemsin Savaş Abi...
* Seni düşündüren ne var memleket dertleri arasında? Tren olayı var. Bence yapılaşması bozuk trenlerin. Hep kaza oluyor. Bence yapılaşma bitene kadar trenleri durdursunlar, çalıştırmasınlar.
* O zaman millet karayoluna akar. Orada da çok kaza var. O zaman karayolunu da durdursunlar.
* Yahu trafik mi dursun yurt sathında? İnsan hayatından kıymetli mi?..
* ?!. Hiç olmazsa o inen kalkan şeylerin olduğu yerlerde...
* Neymiş o inen kalkan kızım. Ne diyorsun sen yav? (Eliyle göstererek) Yani hani o inip kalkıyor ya!..
* Haa hemzemin geçitteki bariyeri söylüyorsun sen. Hııı anlamadım, ne diyormuşum?..
* Ablanla nasılsınız? Hır gür var mı? Canım o benim. Ama ara sıra kapışırız. Zehra'ya bir durum yapınca "Yapma kızım daha çocuk o" filan derim mesela.
* Sen çocukları seviyorsun. Yapmak istiyor musun, evlilik dışı doğurur musun mesela? Doğururum ya. Yeter ki parayı pardon doğru adamı bulayım. Türk toplumuna yabancı şeyler bunlar aslında di mi ters yani. Biliyor musun ben şiir de yazıyorum. 12 yaşımdan beri günlük yazarım. Her gece bir sayfa. Saklı bir yerde kimse bulamaz yerini. Hikaye de yazdım. Ablam okudu bayıldı. Mesela şimdiki genç kızlar da gelenek görenek yok. Onlara çıtır simit diyorum.
* Sanatla ilişkin ne düzeyde? Resmi severim. En sevdiğim ressam İsmail Nacar...
* Uyyyy!.. Ay pardon o saatçiydi. Nacar saatlerini yapıyordu.
* Yok be kızım o dediğin araştırmacı yazar ve dindar... Ay şaşırdım işte. Sosyetik ressam var ya hani dergilere çıkıyor...
* İsmail Acar mı diyorsun? Hah hah onu diyorum. Ona hayranım.
* Tarihe de merakın varmış. Evet. Atatürk ve arkadaşları, İnönü, Celal Bayar ve Korkmaz mesela...
* Korkmaz da kim, hatırlayamadım? Ayyy Korkmaz yaaa. Korkmaz işte neydi üfff...
* Galiba Fevzi Çakmak demek istiyorsun. Eveeeet o işte.
* Kaç yılında kurdulardı Cumhuriyetimizi? Kolay soru o, 1953'te kurdular.
* Atatürk kaçta öldü ki? 10 Kasım'da. (İçerden hizmetçi seslenip 1938, diyor.) Evet biliyordum zaten 1938'de öldü.
* Öldükten epey sora kurmuş Cumhuriyeti o zaman... Ay abi gelme üstüme. İsim ve tarih tutamıyorum aklımda. Bende balık hafızası var da!..
|
|
|
|
|
|
|
|
|