|
|
Önlemlerin bedeli yüksek
İktidar ve ekonomi yönetimi çari açığa önlem almaya yanaşır mı? Almak ister ama öncelikle belirtmek gerekir ki, bunun bedeli çok yüksek. Nedir bunlar? 1-Kredileri pahalılandırmak: Hükümet KKDF artışı ile zaten bunu yapmaya çalışıyor. Bankalara uyarı yaptı. Kamu bankalarını tüketici kredisi vermekten alıkoyuyor. Ancak kredi, tüketimin finansmanında tek kalem değil. Ana şirketlerin finansmanı var. Yani taksitli satışlar, kampanyalı satışlar, vadeli satışlar ile tüketim pekala finanse edilebilir. 2-Gümrükleri artırmak: İthalatı caydırmak üzere gümrük vergilerini ve fonları artıramayız. Dünya Ticaret Örgütü ve AB ile Gümrük Birliği böyle bir davranışa girmeyi olanaksız kılıyor. Gümrüklerde işi yokuşa sürmek ve geciktirmek de çare olmayabilir. Olsa olsa ithalatın maliyetini biraz daha artırır. 3- Vergileri artırmak: Vergileri artırmak, kamu mallarına zam yapmak bir yöntem olabilir. Ama burada hangi vergilerin artırılacağı sorunu var. Zaten vergi oranları çok yüksek. Kamu mallarına zammın da enflasyona olumsuz yansıması söz konusu olabilir. 4- Faizleri artırmak: Faiz artışı tasarruf etme eğilimini artırarak, tüketimi azaltır, ekonomiyi daraltır, ithalatı ve cari açığı düşürür. Ama burada küçük faiz artırımları değil, 3-5 puanlık faiz artırımı gerekiyor. Bir anlamda tam bir acı ilaç. Faiz artırımına gitmenin dezavantajları çok daha fazla. Bir kez bono portföyü olan bankalara, şirketlere ciddi bir yük getirir. Hazine'nin borçlarını çevirmesini güçleştirir, maliyetini artırır. TL'yi değerlendireceği için döviz kurlarını aşağı bastırır. Üstelik ithalat azalması yoluyla cari açık azalması olacağından, yine kuru düşürücü bir sonuç yaratır. Bu ekonomide açık pozisyonları besler. Bir süre sonra cari açık daha büyümüş olarak karşımıza çıkar. 5- Faizleri düşürmek - Bu sanki seçenek dışı gibi. Çünkü mevcut faiz düzeyinden tüketim artmış, büyüme rekora gitmişken, üç beş puanlık faiz düşüşü tüketim eğilimini kamçılar, büyümeyi iyice körükler. Sonuçta, cari açığın patlatmasıyla kurlar sıçrayabilir. Ama kontrolsüz bir kur artışının nerede duracağı belli olmadığından krizle sonuçlanabilir. 6-Kurları artırmak: Geriye kur artışı kalıyor. Keşke denetimli bir kur artışı olabilse. Merkez Bankası'nın hazırladığı 1995 bazlı reel efektif döviz kuru endeksine göre, TL yüzde 37 daha değerli. Kuru ekonomide büyük sarsıntı yaratmadan düzeltmek en iyi sonuç. Ama bu durum şimdiye kadar da gerçekleştirilememiş, başarılamamış. Şimdi de, bankaların yurtdışından yaptığı sendikasyonlar, reel sektörün borçlanması, Irak'la ticari ilişkiler döviz arzını artırıyor. Reel faizin yüksekliği de döviz tutma eğilimini zayıflatıyor, döviz arzı yaratıyor. AB ve IMF çıpalarının olması da buna eklenince sermaye hareketlerinin serbest olmasının etkisiyle dışardan fon girişi oluyor. 2004 yılı ilk yarısında yabancıların Türkiye'de satın aldığı menkul kıymet miktarı 5 milyar dolar daha arttı. Dövizdeki bu arzlar, kurun düzeltme yapmasını önlüyor. Mevcut dalgalı kur sisteminde bunun için yapabilecek fazla bir şey yok.
|