Önce altı aylık sanayi üretimi açıklandı. Yüzde 13.6 artış var. Sanayi sektörü milli gelirin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. * Sonra İstanbul Sanayi Odası'nın 500 dolayındaki sanayi kuruluşunda yaptığı anketten yılın ikinci yarısı için ilk yarıdaki canlanmanın devam edeceği beklentisi çıktı. * Yılın ilk çeyreğindeki GSMH artışı yüzde 12.4'ü bulmuştu. Üstelik bu büyüme, baz dönemi olan 2003 yılının ilk çeyreğin yüzde 7.4'lük büyümesinin üzerine gerçekleşmişti. * Şimdi sırada yılın ikinci çeyrek büyümesi var ve geçen yılın aynı dönem yüzde 3.6 düşük baz büyümesi üzerine gerçekleşecek. Üçüncü çeyrekteki büyüme yüzde 5.6 da yüksek sayılmaz. Yani bu yıl ikinci ve üçüncü çeyrekte matematiksel bir büyüme avantajı zaten var. * Birinci çeyrekte daralan tarımın var yılı. Mevsim koşulları iyi gitti. Enflasyon bunu doğruluyor. İkinci çeyrekten başlayarak tarım büyümeyi pozitif etkilemeye başlayacak. * İnşaat sektörü canlandı. Büyümeye bir dopingi de buradan gelecek. * İç talep artmaya devam ediyor. * İhracat artışı devam ediyor. * İthalat patlaması sürüyor. * Tarım canlı, sanayi canlı, ihracat iyi, ithalat patlamışsa ticaret ve taşımacılık da iyi olmalı. Sonuçta yılın ilk çeyreğinde vardığımız yüzde 12.4'lük GSMH ve yüzde 10.1'lik yurtiçi hasıla rakamlarını yıl boyunca koruyabiliriz. Yılın 8 ayını geride bırakıyoruz. Bundan sonra fren yapılsa bile, çift haneli büyüme mümkün olabilir. İstikrar daha önemli Böyle yüksek bir büyüme 1966'dan bu yana ilk kez gerçekleşecek. 38 yıl sonra gelecek böyle bir büyüme, belki de enflasyonun tek haneli rakamlara ineceği bir yıla denk geliyor. Büyüme çift haneli, enflasyon tek haneli oluyor. Böyle bir başarıyı ve fırsatı yakalamak şüphesiz çok önemli. Ama daha da önemlisi galiba bunu sürdürmek. Yani büyümenin devamını getirirken enflasyonu azdırmamak. Madalyonun öteki yüzü Rekor bir büyümeye daha imza atmak üzereyiz. Ancak bu büyümede madalyonun öteki yüzü de ortaya çıktı. O da dış açık. Yılın ilk yarısında 10 milyar dolarlık cari işlemler dengesi açığı cumhuriyet tarihi rekoru. Türkiye ne zaman böyle bir açık vermişse ekonomide başı beladan kurtulmamış. İMF'nin hatası Önceki gün açıklanan ödemeler dengesi rakamlarından sonra dün IMF cari açık uyarısı yaptı. Ama aynı IMF son üç yıldır uygulanan programı hazırlayan, denetleyen, gözden geçirmelerdeki onayı ile işlerin yolunda gittiğini teyit ve ilan eden kuruluş. Ancak böyle bir sonuç ortaya çıktıktan sonra uyarısını yapıyor. Yani uyarıda ve önlem almada geç kalmış. Cari açığın bu düzeye gelmesinde IMF de hatalı. Fasit daire 2001 krizinin ardından ekonominin girdiği büyüme döneminde yeniden rekor açıkla karşılaşmak, sanayinin yapısal sorununu çözemediğini ortaya koyuyor. Yukarıdaki tabloda var. Üretim artmadan ihracat artışı ve büyüme olmuyor. Sanayi üretimi ise ithal hammadde ve ara malına bağımlı. Ne kadar üretim o kadar ihracat ve büyüme sonucunu doğuruyor. Ama madalyonun öteki yüzünde, ne kadar üretim artışı o kadar ithalat, dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı artışı var. İşte Türkiye ekonomisinin ve sanayinin içine girdiği fasit daire. Sonuç: "Buz yufka yerinden delinir" Türk Atasözü