"Üstün" bir arkadaştı
Behçet Necatigil, "Adı, soyadı / Açılır parantez / Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti / Kapanır parantez" diyerek ömrü bir "parantez" içine sığdırmıştı "Kitaplarda Ölmek" şiirinde. Geçen çarşamba günü Üstün Korugan'ın "parantez"lere sığamayacak hayatının vedası iki "tırnak" içinde yer aldı gazetelerde: "İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji Metabolizma Diyabet Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Korugan, ani kalp rahatsızlığı sonucu hayatını kaybetti." Korugan'ın 64 yaşında kapanmış görünen ömür defterinde şimdi ve gelecekte de okunacak ne kadar çok sayfa var...
Hangi söz ve sözcük anlatabilir kimliğini ve kişiliğini? 60'lı yıllarda tiyatroyu salonlardan sokaklara, fabrikalara taşıyan "Devrim İçin Hareket Tiyatrosu" nun en sıkı destekçilerinden biri. Hormon ve metabolizma hastalıklarında uzman, Türkiye'yi diyet kültürüyle tanıştıran yetkin bir hekim. Üniversitede 1402'nin onurunu yüksünmeden taşıyan bir hoca. Başta Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Danışma Kurulu üyeliği olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunun içinde yer almaktan onur duyan bir aydın. Bunlar görünen yüzü kimliğinin. Peki, bu yüzün ardında duran suretleri? Yalnız kendi kuşağının değil, kendisinden önceki ve sonraki kuşakların da arkadaşıydı.
Sanatın her dalında, kültürün her alanında bilgi ve görgüsü olan, Onat Kutlar kumaşından bir entelektüel. Sağlık sorunlarında olduğu kadar kültür ve sanat konularında da 'danışman' bir dost, bir arkadaş. Anların ve anıların yoldaşı. Gençliğimin bir hayli "geç" vaktinde askere giderken yardım elini hiç düşünmeden avuçlarıma bırakmıştı. Bir hastalığımda vitamin haplarını çöpe atmış, "Bunların yerine leblebi ye daha yararlıdır" demişti. Bu satırları yazarken tam yirmi yıl önce, 16 Şubat 1984 Perşembe günü Kurtuluş'ta "Despinanın Yeri" ndeki fotoğrafa bakıyorum. Toktamış Ateş ne kadar gençmiş; Ali Özgentürk, Hülya Karadeniz, Işıl Özgentürk, Okay Gönensin ne kadar gençmiş. Ben ne kadar gençmişim. Melih Cevdet Anday'ın dediği gibi "hem ölüm hem yaşam olmak ister" gibi Üstün Korugan hepimizden ne kadar gençmiş. Ve o günler ölüm gençliğimizden ne kadar uzakta. Ağabeyim, arkadaşım Üstün Korugan'ı çok sevdiği bir şiirimle uğurluyorum. Özleyeceğiz...
KAR ALTINDA BİR SABAH Ağzında yasin gülleri / tuğladan çocuklar döküyor / kar altında bir sabah / toprak kokuyor nefesi. Silmiş künyesini haritadan / taze bedenler yontuyor / kar altında bir sabah / kederin ve aşkın dülgeri. Ruj ve kelebek mimarisidir / geçmiş günlerden düşen alnına / kar altında bir sabah / erkenden aydınlanıyor kefeni. Bulutlar ve yaralı kuşlardan / serin mezarlıklara / kar altında bir sabah / gül ve rüzgar yağan şimdi. Kim anlar şairlerden başka / çürüyüp solsa da şiirler / kar altında bir sabah / ölümün yüzündeki cevheri.
|