En İyi Uzolar Midilli'de
Midilli'ye gelen Türk Harleyciler çilingir sofrası kurup bol bol uzo içti
Geçen hafta İstanbul'dan sürpriz bir telefon geldi. İstanbul HOG başkanı- yani Harley Sahipleri Grubu Başkanı- Emrah, "Hafta sonu 15 motor Midilli'ye geliyoruz. Çocukluk arkadaşın Ferruh da olacak, hadi gelsene" deyince bu gibi durumlarda ilk önce "gelirim" deyip daha sonra "Acaba yapacak başka önemli bir işim olup olmadığına" bakanlardan olduğum için hiç tereddüt etmedim. Perşembe akşamı saat 19.00'da motosikletimle Pire- Midilli feribotuna atladığım gibi ertesi sabah saat 07.00'de soluğu Midilli'de aldım. Midilli'nin küçük limanındaki meşhur börekçide sabah kahvaltısı yaptıktan sonra gaza bastığım gibi, bir saat sonra Emrah'ın bana telefonda nerede kalacağımızı tarif ettiği Molivos yolundaki Petra sahiline geldim. Upuzun bir sahile yayılı olan Petra, tepede kurulu ve her bir yanı restorasyondan geçirilen Molivos'a 5 dakikalık mesafede... "Sabahları Petra'da deniz, akşamları Molivos'ta uzo muhabbeti yaparız" diyerek Harleyciler bir hafta sonunu Midilli'de geçirmek istediler. İyi de ettiler. Aynı günün akşam üstü 15 kadar motosiklet, Petra sahilinin sakinliğini "hoş" bir motor uğultusuyla bozuyordu. Plaj sakinleri kafalarını motorlara doğru çeviriyor, kimi alkışlıyor, kimi "basstırrrr!" diye bağırıyor, kimi de fotoğraf makinelerine sarılıyordu. Harleyciler bir arada olunca her zaman bu tip manzaralarla karşılaştıkları için etraftakilerini pek fark etmiyorlar bile artık. İstanbul-feribot / Bandırma-Ayvalıkküçük feri / Midilli ve oradan Petra'ya kadar gelirken yorgun düşen motosikletçilerle Molivos'ta çilingir sofrası kurduk. Izgara kalamar, aktapot ve sardalyeler, "Greek salad" olarak tanımlanan domates, salatalık, soğan, yeşil biber ve bir dilim beyaz peynirden oluşan salatalar masada cirit atarken genç garson Andonis, "Birkaç uzo daha getir aslanım" sesleri arasında gidip geliyor.
RAKIDAN DAHA HAFİF Midilli'de envai çeşit uzo var. Çünkü ülkenin en iyi uzo'ları burada üretiliyor. Bizim Yeni Rakı'ya oranla (alkol derecesi aynı olmasına rağmen, hayrettir daha hafif) lezzeti çok benzeyen ancak bodur şişelerde satılan uzo'nun, buralara gelen özellikle Türk turistlerin en çok tükettiği içki haline gelmiş olmasına şaşırmamak lazım... Uzo öyle bir içki ki hem rakı tadı var hem de hafif... Emrah bir keresinde uzo'yu "hafif" diye öyle bir lıkır lıkır içmiş ki ertesi gün ne yaptığını hiç hatırlamıyomuş bile... Yanı başındaki Uğur da "İç, iç, sabah başın ağrımıyor valla" diyor. Aynı, bundan iki ay önce İstanbul'u ziyaret eden Yunanlı Harleyciler'in Yeni Rakı'yı "uzo" sanıp lıkır lıkır içtikten sonra dünyayı şaşırmış olmaları gibi... Petra sahilinde, keza Harleyci Kosta'nın barında sabah kahvaltısı alıp Midilli adasını hafta sonu boyunca topluca gezdikten sonra ayrılık saati gelivermişti bile... Harleyciler, aynı yolu takip ederek İstanbul'a ben de Atina istikametine doğru yola çıktık. Düşünüyorum da tüm bu gidiş gelişler bu kadar çok geç kalmasaydı politikacılar daha erken "uyanmış" olsaydı da kimse yerli yerinden olmasaydı.
|