Aynasına akan gökkuşağı
Kendisini "çirkefleri eşeleyen, aşağılık bir gazete muhabiri" olarak tanımlıyor. Çünkü çamur attığı kimseler kadar namussuz bir gazete kralının hizmetinde... Fakat temiz ve öfkeli... Ayrım gözetmeden herkesin şerefine de şerefsizliğine de saldırıyor çünkü... Basının çarpık düzeni kimyasını bozmuş gazetecinin ve yeni bir "on emir" de icat etmiş kendisi için: "Ülke parasının üstündekiler dışında hiçbir surete tapma. Öldürme, çünkü ölüm düşmanını zulmün sürekli sıkıntısından kurtarır. Hırsızlık salaklıktır, dolandırıcılık daha büyük kar bırakır. Ana babayı say; olur da mirasları sana zenginlik yolunu açabilir."
KAYIP BİR GAZETECİ Meksikalı romancı, öykücü, eleştirmen ve diplomat Carlos Fuentes, Can Yayınları arasında çıkan "Koca Gringo" başlıklı romanında 1913 yılında, Pancho Villa ve devrim yılları Meksikası'nın toza bulanmış ortamında kaybolan Amerikalı bir gazeteci-yazarın fotografisini çekerken dönemin ABD basını üzerine ilginç gözlemlerde de bulunuyor, ki günümüz için de ibretli derslere vesile olabilir. "Koca Gringo" nun üç kahramanından gazeteciyazar Ambrose Bierce, (öteki ikisi Pancho Villa'nın generallerinden genç devrimci Tomas Arroyo ile ABD'den Meksika'ya zengin bir ailenin çocuklarına İngilizce öğretmeye gelen ve kendisini devrimin içinde bulan Harriet Winslow gazetecilik yaşamında şan ve şerefi yakaladığı bir günü bayan Harriet Winslow'a şöyle anlatacaktır: "Kaliforniya'nın en büyük rüşvetçisi ve yiyicisi için öyle bir intikam meleği kesilmiştim ki adam sonunda beni ofisine davet etti, satın almaya çalıştı. Ben 'Yoo, olamaz, beni satın alamazsınız,' dedim. Adam güldü, Bayan Harriet, şimdi benim güldüğüm gibi gülerek, 'Herkesin bir fiyatı vardır,' dedi. Ben de 'Haklısınız, bana yetmiş beş milyon dolarlık bir çek yazın,' dedim. Leland Stanford, 'Adınıza mı yoksa hamiline mi?' diye sordu. Çek defterini açmış, kalem elinde, benimle alay ediyordu ama alaydan daha kötü bir şeyle: O fare grisi gözlerindeki suç ortaklığı ifadesiyle. Ben, 'Hayır,' diye yanıtladım, "Amerika Birleşik Devletleri Hazinesi adına, çaldığınız kamu topraklarının tam karşılığını yazın!" Daha sonra Bierce, "Stanford'un önerisini kabul edip işimle maaşımı (gazete patronum) Hearst'ün yüzüne çalmak varmış" diye hayıflanacak, "Ama ben bunu yapacağım yerde, üç kuruşla geçinmeye çalışarak karımla çocuklarımın rahatlarını kısıtlamayı sürdürdüm" diyecektir. "Çünkü" diye ekleyecektir: "Gücümün tek yettiği kişiler karımla çocuklarımdı benim, okurlarım değil. Okurlarım da tıpkı benim gibi kendini beğenmiştir ya da Hearts gibi. Her biri kesinlikle ahlaktan, doğruluktan, haksızlığa kızmaktan yanaydı. Her biri 'Senin yerin dibine batırdığın insan ben değilim' diyordu." Alt tarafı "Bu, bir roman" diyebilirsiniz. Üstelik, anlatılanlar da neredeyse yüz yıl öncesinde geçmiştir. Peki, hem gazete hem gazeteci hem de okur olarak Fuentes'in romanına aktardıkları günümüze dair bir şeyler de anlatmıyor mu? Gazetecinin kağıda döktüğü her satırın altında görünen ne? Okurun okuduğu her satırın altında görünmeyen hangi anlamlar gizli? Carlos Fuentes veriyor cevabını: "Bir gökkuşağı kendi aynasının içine akar..." Ey okur, senin cevabın ne olurdu? Tabii gazeteci olarak senin de... Bana sorarsanız, Ambrose Bierce gibi bir gazeteci olmak isterdim...
|