|
|
Önce 6 yaşındakiler anlamalı
Hem yöneticilere, hem de İstanbul Üniversitesindeki öğrencilerime 'Algılama Yönetiminin 9 Altın Kuralı'nı anlatırken üstünde en uzun boylu durduğum konu 'iletişimde yalınlık' meselesidir. Yani, ne diyeceğini 6 yaşındaki çocuğun anlayacağı yaratıcılık, tutarlılık ve süreklilikte söyleyeceksin. Yoksa algılanmaz! Bu kural iş yerindeki yöneticinle ilişkinde de geçerlidir, eşinle, çocuklarınla kurduğun iletişimde de, sevgilinle de, dostun ahbabınla da... Bir zamanlar en zayıf yanımdı benim. Sevgili Suna Kıraç'ın daha şundan 5 yıl önce "Söyleyin şu adama boşuna konuşmasın. Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum!" diye haber yollayarak verdiği ders, beynimde çakılı durur. Biraz da Suna Hanım'ın uyarısı ile kendimi yalın ifade etmek için yıllardır büyük çaba harcar dururum. Bazen de htek tük anlayamayan çıkarsa da, ki çıkıyor, onlar için de"Altı yaş ve üstünü hedefledim; altı yaş altını değil" diye düşünüp geçiyorum. Yoksa yalınlığın sonu yok. Şu sıra bu konuda izlediğim en mükemmel örnek Tefal'in son reklam filmi: Adam mutfakta yemek pişirmeye hazırlanıyor. Eşinin sesini duyuyoruz sadece. Telefonda akşama gelecek konukların sayısı ile ilgili sürekli değişik bilgiler veriyor. Adam da elindeki sapı bir o tencereye, bir bu tavaya takmaya çalışıyor... Mutlaka izliyorsunuzdur. İzlemiyorsanız da reklam kuşaklarına sadece bu reklamı izlemek için takılın. Öğrenecek çok şey var. Bir: Mesaj, etkili olabilmesi için mutlaka kodlanmalıdır. Doğrudan söylenirse mesaj değil slogan olur. Uzun vadeli etki bırakmaz. İşte bir mesaj ancak bu filmdeki kadar yaratıcı ve yalın bir biçimde kodlanabilir. İkinci alınacak ders: Bir mesajı vermek için ille de büyük ve masraflı prodüksiyonlar yapmak gerekmez. Sevdiğinizi etkilemek için ille de en pahalı restoranlara götürmeniz, ona en pahalı hediyeler almanızın gerekmeyeceği gibi. Üçüncü ders: Algılamanın temel öğelerinden biridir. Duygusal olanla rasyonel olanı yaratıcılık kabında eritmek. Tefal bunu da çok iyi başarmış...
|