|
|
İnsanın kendi krizini yaratması çok kolaydır
Aylardır öve öve bitiremiyordum. Meclis Başkanı'mızın iletişim yönetimi yaklaşık 9 aydır inanılmaz bir gelişme kaydetmişti. Her uzatılan mikrofona konuşmuyor, her üstüne vazife olmayan konuda kendini fikir beyan etme mecburiyetinde hissetmiyor, provokasyona gelmiyordu. Yani her profesyonele yakışan tavrı sergiliyordu: Seçilmiş davranış sergilemek; içinden geldiği gibi davranmamak! Beni Meclis'e davet ettiğinde kendisine de sormuştum: "Başkanım, son aylarda partiler üstü tavır almayı ve kendinizi tutmayı nasıl oluyor da başarabiliyorsunuz?" "Çok zor oluyor" demişti Başkan Arınç "Siyasetin tam içinden geliyorum. Bazen içim içimi yiyor; fakat yüreğime taş basmasını öğrendim." Bunları söylerken göz ucuyla da bir yıldır birlikte çalıştığı başarılı İletişim Danışmanı Kemal Öztürk'e bakıyordu... Ama olmadı. Tutamadı kendini. Yüreğine taş basamadı. Bizim değer sistemimiz içinde eş ve annenin çok özel bir yeri vardır. Oraya dokunuldu mu, tellerimiz birbirine karışıverir. Eşinden söz edildiğinde Fatih Terim'in de kafasının tası atmıştı. Ama olmaz. Eğer Meclis Başkanı iseniz Terim gibi bir 'idol' iseniz sokaktaki adam gibi davranamazsınız. Yüz kere de sorsalar, o soru için hazırladığınız kaç numaralı kasetse, onu çıkarır koyarsınız. Mesela, "Devlet gelenekleri, yazılı ya da yazısız yasa gerekleri ile bireysel tercihlerimiz, vicdanımız, inançlarımız zaman zaman çatışabilir. Bu noktada hepimizin uyması gereken devletin kurallarıdır, bireysel duruşumuz değil!" gibi... Bu görüşü savunduğunuzu en azından ben biliyorum, Sayın Başkan. Ama sizin kafanızın tası hiçbir noktada atmamalı. Atarsa iyi şeyler olmaz. Bedel ödetirler. Zaman geçse bile tortusu kalır. İletişimin acı kurallarından biridir bu. Profesyonellerin başına ne gelirse, işte bu kontrolsüzlükten gelir. Anayasa'yı masanın üzerine fırlatırken de Cumhurbaşkanımız, benzer bir 'seçilmemiş' davranış içindeydi. Onun da belli ki 'kafasının tası' atmıştı. Hatırlayın bedelini nasıl ödedik. Tortusu nasıl kaldı... Bu gibi 'tas atma' durumlarında ödenen bedelin miktarı, insanın pozisyonu ve kariyerinin yüksekliği oranında artar. Benim de başıma gelir. Yılda en fazla bir iki kez kaybederim kontrolümü. Hayat hiç affetmez. Hemen keser faturayı. Sonra kriz yönetmek zorunda kalırım durmadan. Sayın Başkan da hiç değilse krizi fena yönetmedi. Hızlı hareket etti. Aradan bir saat geçmeden, "Maksadını aşan konuşmasından dolayı üzüntülerini" bildirdi. Yangının büyümesini bir nebze olsun engelledi. Sonrasında işi soğumaya bırakması, kabuğu kaşıyıp tekrar kanatmaması gerekir. Göreceğiz...
|