KOBİ'ler ve güçlü demokrasi
OECD üyesi olan ülkelerle, olmayan kırk beş ülkenin "küçük ve orta boy işletmeler" başlığı altında, 3 Haziran'da İstanbul'da toplanması sayesinde, bu haftaya KOBİ gündemi damgasını vurdu. Derin bakılırsa, bu gündemin sadece ekonomik değil, aynı zamanda omurgasına kadar siyasi gündem olduğu, siyasi değişim haritalarının merkezinde yer aldığı görülür. "Demokrasi", "merkez", "orta sınıflar" ve "istikrar-değişim dengesi" gibi hayati konular, "küçük ve orta boy işletmeler"in atmosferinde gezer...
*** Hayatın çeşitli alanlarına dönük talepler bir şekilde orta sınıflarda kümelenir. Siyasetin, kültürün, sanatın ve refah talebinin havzası orta sınıflardır. Orta sınıflar, demokrasinin de omurgasını oluşturur. Yukarısı ile aşağısı arasındaki geçişliliği ve iletişimi bu alan sağlar. Hatta denebilir ki, orta sınıfların zayıfladığı dönemler, demokrasinin risklerle karşı karşıya kaldığı dönemlerdir. Uç siyasetler ya da toplumu derin kamplaşmalara iten oluşumlar, orta sınıfların zayıfladığı dönemlerde gelişme imkanı bulur. Ciddi orta sınıfların varlığı, demokrasinin bir "hayat tarzı" olarak yerleşikleşmesinin de zeminidir. Demokrasi sadece seçimlere ya da diğer mekanizmalara indirgenemeyecek bir hayat tarzını yansıtır. Bunun da günlük hayatın içinde yaşaması gerekir. Aksi halde toplumsal yaşamda demokratik kültürün gelişmesi söz konusu olmaz. Demokratik siyaset de partilere ve seçim sistemlerine indirgenmiş biçimsel bir yapı olmanın ötesine geçemez. Türkiye'de orta sınıflara ilişkin tartışmalar geçmişte "orta direk" adı altında sulandırılmıştır. Orta sınıfların varlığı, toplumu sadece sermaye sınıfından ibaret zanneden neo-liberal siyasetçilerin gözünde, dünya ekonomisiyle uyum için yapılması gerekenler çerçevesinde önemsiz görülmüştür. Ciddi altyapı çalışmalarına ve değişimin çerçevesini oluşturacak hukuki temelin kurulmasına değer verilmeyen, "doğru değişim" yerine "hızlı değişim"in aynı sanıldığı siyasi zihniyetlerin hedefi olmuştur orta katmanlar. Böylece, toplumun orta katmanlarının dokularının zedelenmesi ve temel toplumsal kolonların zayıflaması ortaya çıkmıştır. Türkiye'de son seçimlere kadar adım adım merkez sağ ve sol siyasetlerin zayıflamasını bu noktada aramak gerekir aslında. Siyasetin alanının zayıflamasına ve demokrasinin kırılganlaşmasına dönük, pek çok açından birçok analiz yapılmıştır. Esas unsurlardan biri olan toplumun orta katmanlarının zayıflamasına ise yeterince odaklanılmamıştır. Merkez sağın ve merkez solun neden zayıfladığının tartışıldığı dönemlerde, sağ ve sol siyasetlerden önce "merkez"in buhar olduğunu belirtmiş ve çeşitli yazılarla açmıştık bunu. Ortada adına "merkez" denen bir "referans" alanı kalmadığı için sağ ve sol siyasetler zayıflamıştı. Çünkü "siyasal merkez"in toplumsal derinliğini oluşturan orta katmanlar gücünü kaybetmişti.
*** Merkez siyaseti bir bakıma "katman siyaseti"dir. Toplumsal katmanların taleplerini demokratik siyasette temsil etmek üzere çalışır. Toplumsal talepler, çok çeşitli katmanlardan süzülerek oluşsa da, genel ve özet olarak bu talepler orta katmanlarda "kümelenir." Orta katmanların zayıflaması ise uç taleplerin merkez-kaç siyasetler oluşturmasını sağlar. Bu da "katman siyaseti" yerine "klan siyaseti"ni güçlendirir. Din, etnik mensubiyet ya da bölgecilik temelinde öne çıkan siyasetler, "klan siyaseti"nin tipik örnekleridir. Neo-liberal siyasetler adına orta sınıfların zayıflatıldığı dönemlerin ardından, laiklik ve demokrasi konusunda olumsuz yaklaşımları olan din ya da etnik temelli siyasi hareketlerin güçlendiği görüldü Türkiye'de. Bu tecrübeler, demokratik düzenin sağlığı için orta sınıfları güçlendiren politikalara öncelik verilmesi gerektiğini göstermektedir. O nedenle, "küçük ve orta boy işletmeler" gündemi, aslında demokrasi gündemidir...
|