Bir meydan, bir heykel, bir yazar...
Yerel seçimin ilk sandıkları açılmaya başlandığında aşağı yukarı durumun ne olacağını kestirebiliyordum.. O nedenle, nabzını özel olarak yoklamaya gittiğim Trabzon genel sonuçlardan daha çok ilgimi çekmekteydi... "Tayyip Erdoğan'ın Fenerliliği Trabzonlular'ı kızdırıyor" başlıklı yazıda, şunları yazmışım: "Kamuoyu yoklamalarındaki AK Parti oy oranı Türkiye genelinde beklenene kıyasla daha az. Bunun Trabzon yerelinde sebepleri var. Birincisi on yıldır belediyeyi yönetenlerin mirası AK Parti'nin mirası olarak kabul ediliyor. Bu bir iktidar yıpranması getirmekte... İkincisi, kişi başına geliri 1506 dolar olan Trabzon'da teşvik görecek il avantajından altı dolar nedeniyle mahrum kalmasına yönelik bir homurdanma var.. Bir de kent ekonomisi için hayati bir rol oynayan Trabzonspor'a karşı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Fenerbahçe yanlısı davrandığı anlatılıp duruyor.. Bunlar, AK Parti'nin zayıf yanları olarak görünüyor."
***
Yazının sonu da şöyle bitiyordu: "Ne var ki, sokaktaki insanlar, seçimden bir gün önce kente gelecek olan Tayyip Erdoğan rüzgarını da hesaba katarak, seçimi AK Parti'nin alacağını söylediler. Bakalım göreceğiz." Sandıklar, sokaktaki insanların tahminini doğrulamadı. Seçimi CHP adayı Volkan Canalıoğlu kazandı. CHP oyların yüzde 36.78'ini alırken, AK Parti yüzde 35.33'ünü aldı. Üçüncü iddialı parti konumundaki SP de yüzde 13.38 oy alabildi. AK Parti adayı Mazhar Yıldırımhan'ın bana verdiği Denge Araştırma Grubu'nun anketi ise AK Parti oy oranını yüzde 38.5, CHP'yi yüzde 23.5 ve SP'yi de yüzde 9 gösteriyordu. Trabzon'un iktidarlar aleyhine oy verdiğini ve AK Parti-SP çekişmesinden CHP'nin fırlayabileceğini söyleyenler daha isabetli bir tahmin yapmış oldu.
***
Seçimlerle ilgilendiğim sırada, birden Trabzon Meydanı'nda koşuştururken bir heykel önünde durup çektirdiğim bir fotoğraf geldi aklıma. Heykeli önemseyip, daha sonra hafızamda daha alt bir rafa yerleştirmiştim.. Seçim sonuçları nedeniyle hafızam Trabzon kayıtlarını ortaya dökünce, bu alt raftaki bir anlık anıyı da öne çıkardı... Trabzon Meydanı'nda heykeli olan kişi, yaşamını Menekşe'de bir gecekonduda tüketen, bizlerin Basınköy'den komşusu Hasan İzzettin Dinamo idi... Son zamanlarda günlük konuşmalar içinde yer almayan Dinamo, Trabzon'da karşıma çıkıverdi. Trabzon gezisi ile ilgili yazarken Hasan İzzettin Dinamo'yu pas geçmiştim. Halbuki o da Akçaabatlı idi... Ansiklopedilere geri döndüm.. Kendisine koca bir yer ayrılmıştı.. 1909 yılında Akçaabat'ın Ahanda Köyü'- nde doğmuştu... Babasını Birinci Dünya Savaşı'nda yitirmiş, onyedi yaşına kadar köyde kalmıştı. Ardından Sivas Öğretmen Okulu'nu bitirmişti. Malatya ve Adıyaman'da kısa süreli öğretmenlik yapmıştı. Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş bölümüne girmişti. Siyasal fikirleri nedeniyle suçlanıp yargılanması ve ardından da dört yıl hapis yatması bu dönemdeydi... Yıllar 1935'i göstermekteydi. Dinamo'nun çilesi orda da bitmeyecekti... Askerlik hizmeti sırasında Yeni Edebiyat Dergisi'nde yayınlanan sekiz şiiri nedeniyle yeniden bir yıl hapse girecekti.. Hayatını kalemiyle, kağıdıyla kazanmaya çalıştıkça, Türkiye'deki faşizm peşini bırakmadı. 6-7 Eylül nedeniyle suçsuz yere altı ay daha hapishanelerde kalacaktı. Sonra ise suçsuz bulunacaktı. İlk şiirleri Giresun'da İzler Dergisi'nde yayınlanmıştı. O zaman Dinamo onaltı yaşındaydı... Kurtuluş Savaşı'nı anlattığı sekiz ciltlik Kutsal İsyan ise başyapıtı oldu... Kurtuluş Savaşı sonrasını da Kutsal Barış adlı yedi ciltlik eserinde ele almıştı. Bu, ona Orhan Kemal Roman Ödülü'nü getirdi...
***
Onu hep düzgün, kravatlı kıyafeti, koluna aldığı ceketi, ağır ağır Menekşe Yokuşu'nu tırmanarak bize geldiği haliyle anımsarım... Çektiği onca çileye rağmen bu ülkeye yazarak katkıda bulunmaktan kaçınmayan ruhani yüzüyle Trabzon Meyanı'nda karşıma çıkınca geçmiş günlere döndüm... Çektiği acıları anlatmazdı. O muhteşem eserleriyle övünmezdi. Kıymetinin bilinmemesinden yakınmazdı. Trabzon'un bu değerli yazarın kıymetini bildiğini görmek beni çok sevindirdi. Keşke kendisi de bunu görebilseydi.
|