|
|
|
|
Bu duvarın altında Filistin halkı kaldı
ABD'li ünlü düşünür ve dilbilimci Noam Chomsky, New York Times'a yazdığı Ortadoğu analizinde, İsrail'de yapımına başlanan "güvenlik duvarı"nı iki "taraf" açısından ele alıyor
Hükümetler tartışmalı bir şeyler yaptığında, güvenlik endişesinden dolayı refleks olarak başka bir şeyi bahane göstererek savunmaya geçer ve kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar. Ancak bu konularda detaylı bir araştırmaya her zaman ihtiyaç duyulur. Lahey'de, uluslararası mahkeme salonunda iki hafta önce başlayan duruşmayı kapsayan İsrail'deki "güvenlik duvarı", tıpkı bunun gibi bir hadisedir.
İsrail'in terörist saldırılardan halkını korumak hakkını herhalde çok az kişi sorgulayacaktır. Hatta bu, yeni duvarlar yapma ihtiyacı doğursa bile... Ancak açık olan bir diğer konu da eğer güvenlik tehlikesi varsa İsrail'in bu duvarı nereye inşa etmek zorunda olduğu konusudur: Bu inşaat da İsrail'in 1948-49 savaşı sonrası oluşturulan ve uluslararası camia tarafından tanınan "Yeşil Hat"ın içinde olmalı... O zaman bu duvar resmi mercilerin yasakladığı şekilde olurdu: Her iki yanında devriye gezen askerler, sıkı mayın döşenmiş, içinden geçilemez...
Böyle bir duvar güvenliği maksimumlaştırırdı ve uluslararası bir protesto olmazdı veya uluslararası yasalar ihlal edilmezdi. İngiltere, Amerika'nın Lahey'deki duruşmaya karşı yaptığı muhalefeti desteklediğini açıklasa da, Dışişleri Bakanı Jack Straw duvarın yasal olmadığı yönünde bir yazı kaleme aldı. "Güvenlik duvarı"nı denetleyen diğer bir İngiliz bakanlık yetkilisi de duvarın Yeşil Hat üzerinde ya da hattın İsrail tarafındaki bölümde olması gerektiğini söyledi. İngiliz parlamentosuna ait bir araştırma komisyonu da, duvarın İsrail tarafındaki topraklarda yapılmasını talep etti ve mevcut duvarı İsrail'in sakıncalı bir politikası olduğu için kınadı.
Duvarın gerçekten yaptığı şey, Filistinliler'in topraklarını almaktır. Duvarın hayata geçirdiği diğer bir şey ise, İsrailli sosyolog Baruch Kimmerling'in İsrailliler'in Filistinliler'e karşı giriştiği bu savaşı tanımlarken söylediği gibi; Filistinliler'i mahzenlere tıkmaktır. Bunu Güney Afrika, kendi yerlilerine de yapmıştı... Birleşmiş Milletler, daha duvarın yapımına başlamadan önce, İsrail'in bu duvarla Batı Şeria'da Filistinliler'e 50 birbirinden kopuk yerleşim yeri bıraktığını tespit etmişti. Duvarın inşası gündeme geldiğinde Dünya Bankası, bu duvarın en az 250-300 bin Filistinli'nin (bu da toplam nüfusun yüzde 10'u anlamına geliyor) izole edileceği yönünde bir tahmin raporu hazırlamıştı.
Ariel Şaron yönetimi duvar planını açıkladığı zaman duvarın, Batı Şeria'yı 16 izole bölgeye böleceği ortaya çıkmıştı. Duvar daha şimdiden Batı Şeria'nın en verimli topraklarının üzerine yapıldı. Ve önemli olan, duvar, içme suyu sıkıntısı çeken İsrail ve halkının istediği şekilde kullanabileceği önemli su kaynakları üzerindeki İsrail kontrolünü genişletiyor. Duvar ve Yeşil Hat arasında kalan Filistinliler'in yalnızca kendi evlerinde oturma hakkı olacak. İsrailliler ise otomatikman bu toprakları kullanma hakkına sahip olacaklar.
KAFES GİBİ GAZZE Öyle görünüyor ki İsrail, bu ay Gazze Şeridi'nden çıkartacağını açıkladığı 7 bin 500 yerleşimciyi işgal altında olan Batı Şeria'ya transfer edecek. İsrailliler geniş toprak alan ve su sevinci yaşıyorlar; oysa bir milyon Filistinli burada, neredeyse hiç kullanılamayan sularla zor yaşayabiliyor. Gazze bir kafes gibi... Güneydeki Refah kenti sistematik olarak "bitirildiğinde", halkın Mısır ile denize açılan geçidi bloke edilmiş olacak. Bunların yalnızca İsrail politikası olduğunu söylemek yanıltıcı olur.
Aslında bu yaşananlar İsrail'e askeri, ekonomik ve diplomatik destek sağlayan Amerikan-İsrail ortak politikasıdır. Bu, İsrail'in Amerikan desteğiyle Mısır'ın barış teklifini geri çevirerek genişlemeyi tercih ettiği 1971 yılından itibaren böyle devam etmektedir. Amerika 1976 yılında iki-devlet-çözümü için geniş uluslararası ortak karar alan bir BM Güvenlik Konseyi kararını veto bile etmişti. Amerikan halkının büyük bir bölümünün desteğini alan ikidevlet- çözümü, Washington istediği takdirde hayata geçirilebilir. Lahey'deki dava en kötü ihtimalle tavsiyelerle sona erecek. Aslına bakarsanız, ileride bölgede siyasi bir barış için bir şans varsa o da Amerika'ya bağlıdır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|