Oscarlı güzel kadın
Baba mesleğini seçen Mira Sorvino, yeni filmi "Instant-Karma" için Berlin'deydi. Bir süre önce Paris'e yerleşen Amerikalı oyuncu, dünyanın hiçbir yerinde kendini güvende hissetmiyor
Babası benim yaşlarımdaydı... 1939 doğumlu ünlü karakter oyuncusu Paul Sorvino. Dolayısıyla onun oyunculuk serüveni de benim, bizim gözlerimiz önünde başladı ve gelişti. Mira Sorvino, bence yeni Amerikan oyuncuları kuşağının en yetenekli ve de güzel aktrislerinden biriydi. 1967 doğumlu sanatçı, babasının izinden gitmeye küçük yaşta karar vermişti. Ama önce Harvard'da Doğu Asya kültürü okudu, sonra oyunculuk eğitimi aldı ve 90'ların başlarında küçük rollerle işe başladı.
Birkaç TV dizisi, sonra 1993'te "Amongst Friends- Arkadaşlar Arasında" adlı bir filmdeki önemli rolü...Ve hemen arkası gelmişti. Bağımsız sinema başyapıtı "Barcelona", Robert Redford'un "Quiz Show-Şike" filmi, yine bağımsız sinema örnekleri olan "Parallel Lives-Koşut Yaşamlar" ve "Blue in the Face- Surat Mosmor". Derken en yeni yetenekleri seçmede özellikle usta olan Woody Allen'in Yunan mitolojisinden esintili ünlü filmi "Mighty Aphrodite-Sevimli Fahişe" ile gelen yardımcı kadın oyuncu Oscar'ı. 28 yaşında gelen böylesi bir ödül, insana kariyerinde yepyeni kapılar açmaz mı? Ama Mira için tam olarak öyle olmadı. Bir TV filminde Marilyn Monroe'yi oynadıktan ve "Beautiful Girls-Güzel Kızlar", korku filmi "Mimik", "At First Sight- İlk Görüşte Aşk", "Sam'ın Yazı" gibi filmlerden sonra, 2000'lerin başında biraz ortalardan kayboldu.
Onunla "The Final Cut" filmi için bulunduğu Berlin'de sıcak ve içten bir söyleşi yaptım. Mira'ya Oscar'ı aldıktan sonra nerelere kaybolduğunu sorunca şöyle dedi: "Yıllardır durmadan çalışmıştım. Sinema, TV, tiyatro, oyunculuk, yapımcılık... Biraz ara vermek istedim. Tatil yapayım dedim ve Avrupa'ya kaçtım. Birkaç yıldır ordayım". Mira aslında hala Paris'te yaşıyordu ama özel hayatı konusunda konuşmak istemediği belliydi. 2000'lerde "Akıllı Kızlar", "Gods and Generals" gibi filmler için Hollywood'a gelmiş ama Fransa ve İtalya'da da roller almıştı. Nitekim bu son filmi için, öneri ona Fransa'dan gelmişti. Çünkü filmde önemli ölçüde Fransız sermayesi vardı.
ZOR ROLLERİ SEVİYOR Mira, filmde Robin Williams'la çalışmaktan çok mutluydu: "O çok zeki ve tatlı bir insan. Onunla hep çalışmak istemişimdir. Bizleri çok güldürdü ve çekimlerde de çok rahatlattı. Çevresindekileri mutlu edebilme yeteneği var onun". Mira, Holllywood'dan açıkça şikayet etmiyordu ama Avrupa'da yaşamanın "sağlığına daha iyi geldiğini" söylüyordu. "Amerika benim ülkem ama zaman zaman biraz uzaklaşmak iyi geliyor". Babasını sorduğumda çok iyi olduğunu söyledi: "O tam bir işkolik. Yaşı ilerledi ama hala çok çalışıyor ve sürekli yeni rollere evet diyor".
Mira, sinemada karakter denen şeyin özellikle klasik dönemde, 1940-50'lerde kaldığını düşünüyordu: "Artık hikayelerde o denli güçlü karakterler yok. Hele kadınlar için hiç yok. Biz senaryoda yazılı olmayan şeyleri de ekleyerek karakterler inşa etmek durumundayız". Rol seçiminde kendisini zorlamayı sevdiğini söyledi: "Teklif geldiğinde 'Tanrım ben bunu nasıl yaparım?' diye karşıladığım rolleri seviyorum. Bir rol karşısında dehşete düşmek hoşuma gidiyor. Oyunculuk bir kendi kendini teşhir etme, içte olanı dışavurma sanatıdır. Ve zor bir iştir. Zor roller, bana kendime olan güvenimi kazandırdığı ölçüde hoşuma gidiyor. O an karaktere değil, kendime güvenmem gerektiğini biliyorum".
HER ÜLKE TEHLİKEDE Sorvino, sinemada en büyük yönetmenin bile her filminden emin olmadığını söylüyor. "Başarısızlık her an sizi bekler. En görkemli kadro bile garanti değildir. Bakınız, 'İshtar' gibi bir filme... Kadrosunda Warren Beatty, Dustin Hoffman, İsabelle Adjani vardı, buna rağmen iki seksen yatmıştı". Sorvino, dünyanın artık güvenli bir yer olmadığını düşünüyor:
"Amerika'da 11 Eylül'den sonra tam bir toplumsal travma yaşandı. Bu olay elbette korkunçtu. En korkunç yanı, kurbanların tümüyle sivil halk olmasıydı. Ama yine de bu, dünyada sivil halkın kurban seçildiği tek terör olayı değil ki... Dünyada her gün sivil halkın da hedef alındığı inanılmaz bir şiddet var. Bunu Paris, Roma veya New York'ta ayn ölçüde hissedebiliyorsunuz. Artık hiç bir yer emin değil. Bu duyguyu dünya üzerinden silmek de artık kolay olmayacak".
Sorvino çok alımlı, çok kibar, çok sempatik bir genç kadın. 37 yaşında, yani yolun yarısını biraz geçmiş... Bir avuç iyi filmi ve Oscar ödülüyle, geleceğe umutla bakabilir aslında... Ama onu, sarışın ve duru güzelliğiyle hiç uyumlu olmasa da, dünyanın geleceği konusunda oldukça karamsar gördüm. Belki her aklı başında insanın günümüzde olması gerektiği gibi... Yeni filmi "İnstant-Karma" ise ancak 2005'te karşımızda olacak.
|