Kürt muhabbetinde yeni ufuklar
Bazı okurlarım dün değindiğim 'özel kafatasçılık' hakkında daha geniş bilgi istediler. Bir kısmı da, söz konusu araştırma ile elde edilen sonuçların gerçek olup olamayacağı konusunda kesin yargıda bulunmamı önerdi. Ana soru şu: "Bu tür makalelerin stratejik amaçlı sipariş ürünler olma ihtimali göz ardı edilemez. Ancak, bahsi geçen genetik sonuçlar gerçek olamaz mı?" Tabii ki bu noktada kesin bir yargı belirtemem. İyi biliyorum ki, bir açıdan 'yirmi birinci yüzyıl kafatasçılığı' da diyebileceğimiz gen araştırmaları alanında en ileri ülkelerden biri İsrail'dir.. (Bazı Alman araştırmacılara göre İsrail'de, belirli genleri hedef alıp taşıyanlarını öldürebilecek silah çalışması bile yapılıyor.) Böyle incelemelerle elde edilen verilerin şahince amaçlar doğrultusunda kullanılması ve fitneye yol açması ise gerçek olup olmadıklarından ayrı bir husustur. Veriler tamamen uydurma veya yüzde yüz gerçek olabilirler; her iki durumda da şahince hedefler için istismar edilebilirler. Böyle bir istismar ise, İsrail'in sadece öngördüğü güvenlik (!) ve çıkar alanları için değil, -dün de değindiğim gibi- bizatihi kendisi için beladır! Olayın daha ibret verici yanı da, ortalama Türk aydınının böyle meselelere bakış biçimi olsa gerektir. Bir an için, aynı tür araştırmaların bizim kuruluşlarımızca Kürtler üstüne yapıldığını düşünelim.. Nasıl bir kıyamet koparılacağını tahmin etmek zor değil. Oysa herkes bilir ki bazı Türkmen aşiretleri zaman içinde Kürtleşmiştir. Mesela vaktiyle genel yayın yönetmeni olarak bizzat yaptırdığım bir röportajda Yaşar Kemal'in amcası ile görüşen muhabirim Van kırsalında 'Kürtleşen Türkmen' gerçeğinin sayısız örneklerinden birini belgelemiştir. Amca Kemal, Yörük olduklarını ve oraya Isparta'dan geldiklerini söylerken, torunları kapı önünde Kürtçe konuşmaktaydılar.. Şimdi, bizden bir bilgin çıkıp bu konuda gen araştırması yapsa onun hangi hakaretlere maruz kalacağını tahmin etmek zor değil.. Bu hemen Türk ırkçılığı olarak lanetlenir. Üstelik Türklerin de katıldığı uluslararası bir koro halinde! Milletlerarası bir koro tarafından! Ama aynı araştırmayı İsrailliler yaparsa salt bilimsel çalışma olur. Üstelik onlar bu işi çok aşikar yaparlar; sonuçlarından da siyasi ve stratejik ürün sağmayı aleni şekilde yürütürler. İşte sitenin adı: "https://www.israel-kurd.org" Burada bizi doğrudan ilgilendirmeyen iddia ve veri yok. Biraz çeşitleme yapalım: *Yahudiler İsrail'e göçmeden önce Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu'da yaşadılar. Bu heyecan verici araştırma gösteriyor ki, Kürtler ve Yahudilerin birkaç bin yıl önce aynı atalara sahip olma ihtimali var. Umuyoruz ki bu araştırma Kürtleri ve Yahudileri birbirlerinin kültürlerini araştırma-keşfetme ve son zamanlarda Kuzey Irak'ta gördüğümüz gibi Kürt-Yahudi arkadaşlığını sürdürme konusunda cesaretlendirecektir. * Irak Kürtlerinin İsrail'e karşı özel bir sevgisi var. Umut edelim bu arkadaşlık yenilenecek ve kuvvetlendirilecek. * Şu an İsrail'de 100 bin Kürt Yahudisi var ki, yüzde 95'i oraya 1950-51'de Kuzey Irak'tan gelmiştir. Bunlar son zamanlarda Türkiye'yi sık sık ziyaret etmektedirler, çünkü Kürdistan'ı görmek için başka yol yok. * 1999'da C. Brinkmann tarafından yapılan araştırmaya göre, CMH Irak Kürtleri arasında çok yaygın.. (CMH; Cohen Modal Haplotype, 2000 yıl önce yaşayan Yahudi rahiplerinin genetik kodu sayılıyor.) * Eski çağlarda Adiabene kraliyet ailesi ve Adiabene halkı Museviliği kabul etti. Adiabene'nin başkenti Arbela (Erbil) idi. Kral İzates yeni inancına sıkıca sarılıp oğullarını Yahudi dini ve geleneklerini öğrenmeleri için Kudüs'e gönderdi. Bir kısım Yahudi Adiabene'liler daha sonra Hıristiyanlığa geçmiş olabilirler. Bu iddialarda ne kadar hakiki 'bilim', ne kadar 'filim' var; bilemeyiz. Esasen bilim ile filimi birbirine karıştırmak da bir siyaset. Biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak İsrail'le dostluğu yüceltirken, hatta dostun dosta yapmayacağı ihsanı sunarak Manavgat'ı yirmi yıl için aynı fiyattan satmayı müzakere edebilir ve mesela beş yıl sonra suyun altın kadar pahalı hale gelmesi durumunda bile kendimizi bağlamayı göze alabilirken onların şahinleri kuyumuzu kazıyorlar.. Şüphe yok; Türk-İsrail ilişkilerinin asıl düşmanı İslami köktenciler değil, bizatihi bu Siyonist şahinlerdir.
|