Hak gütme ahlakı ve TÜPRAŞ
CHP'nin 28 Mart sandığına doğru iktidarı hırpalamak için kullanmayı planladığı konulardan TÜPRAŞ özelleştirmesi Rusya'da ve Tataristan'da da karakolluk olacak gibi görünüyor. Ancak TÜPRAŞ'ı kazandıkları için çok mutlu görünen Tatneft yönetimi, Rusya'da veya başka ülkelerde açılabilecek davaları pek önemsemiyor, adeta 'bu iş mahkemelik olmaya değer' diyor. TÜPRAŞ tartşmasana sebebi, Zorlu ile birlikte ihaleyi kazanan Tatneft'in çok boyutlu ortaklık yapısı.. Hisselerinin yüzde yirmisi New York, Londra ve Frankfurt borsalarında işlem gören Tatneft adına farklı sesler çıkıyor. Yalnız gövdeyi oluşturan Rus-Tatar ittifakı dik duruyor. İşin cilveli bir yanı da burada: Tatneft hisselerinin yüzde 31'i Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nin.. 'Türk dünyası' için pek ateşli rüyalar görmeyen bir iktidar döneminde bu alışveriş ilginç.. Ayrıca aşırı Amerikancılıkla suçlanan hükümetin zamanında Rusya'nın gönlünü hoş eden bir ihalenin gerçekleşmesi 'felekten bir nanik' anlamı da taşımıyor değil. Peki, CHP buradan umduğu kadar etkin 'karakolluk malzeme' çıkarabilecek, iktidarın sırtından hatırı sayılır kıllar düşürebilecek mi? Pek sanmıyorum. Bizdeki 'kamu önünde hak gütme' kültürünün çürüklüğü buna engeldir. Rakibe üstün gelmek için ölçüsüzce suçlamayı marifet sayan şark kurnazları, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olurlar. TÜPRAŞ tartşması böyle bir 'dava'ya dönüşmek üzere. Zalimin hakkını yemek İhaleyi kirli gösterebilmek için öyle ölçüsüz suçlamalar sergileniyor ki, toz duman altında gerçekler de görülmez oluyor. Bu hastalığımızın destanlık örneği Mavi Akım'dı. Konuyu 'Mavi Akış' çarpıtması (!) ile Deliyürek dizisinde işlemeye başlayınca, Milli Görüş partisi 'mal bulmuş mağribi'yi oynamıştı. Aynı çizgideki yorumcular da galeyana gelmişlerdi. Erbakan'ın başbakanlığını bitiren sürecin ardından hükümeti kuran Mesut Yılmaz 28 Şubat mağdurları için en kolay saldırılabilir düşman olmuştu. Artık 'Mavi Akım'a vurmak, dünya çapındaki 'hortum'un mimarı sayılan Turgut Yılmaz üzerinden ağabeyini silkelemek, beraberinde 28 Şubat'çıları da çamura batırmak demekti. - Ne kadar ağır konuşursak, Mesut Yılmaz'a ve 28 Şubat'çılara o kadar ağır zayiat verdiririz. Böylece abartıda senaryomuzu çoktan aşmaya başlamışlardı: - Hükümet Mavi Akım'da dokuz suç mu işledi?. Biz bunlara on bir tane daha katalım, rakamı düz olarak katlayalım ki altında ezilsinler! Oysa bu şark kurnazlığı tam ters bir sonuç doğuruyor, ölçüsüz saldırılar Mavi Akım'ı neredeyse aklamaya yarıyordu. Zamanın ilgili bakanı için iş kolaylaşmıştı: Meclis kürsüsüne çıkıyor; Mavi Akım'la ilgili -diyelim- dokuzu tamamen doğru, yirmi suçlama içindeki yalanlardan herhangi birini cımbızla çekip ayırıyor ve karşı saldırıya geçiyordu. Bu yolun sonunda, ortaya konan 9 su katılmamış gerçek de karanlıklara gömülmüş oluyordu.. Bir konuda, gerçek iddialar ve yalan iddialar aynı şüphe bulutunun altına düşürüldüğü zaman kaybeden hakikattir, hakikat arama ahlakıdır. Hasılı Mavi Akım, şark kurnazlığı yüzünden güttüğümüz davaları rezil etme geleneğimizin en çarpıcı örneklerinden biridir. Gerçek-kıran muhalefeti Kıbrıs veya AB için de aynı şeyi yaparız. Kıbrıs meselesinde ya hain, ya kahraman vardır. AB ya cennettir, ya cehennemdir. Denktaş'ın kahraman olduğunu kanıtlamak için bir gerçeğe beş yalan katabilirsiniz. Hain olduğunu düşünüyorsanız yine aynısını yapar, onu ABD şahinliğinden ve Bin Ladin'den bile tehlikeli bir bela diye sunabilirsiniz. AB'nin cennet olduğunu kanıtlamak için masal uydurmak da kolay. Hiçbir şey yapamazsanız, Türkiye'nin cehennem olduğunu gösterirsiniz, AB kendiliğinden cennet durumuna geliverir. TÜPRAŞ tartşmasbu vadiye çekilmek üzere. CHP bu işi siyasi kampanya malzemesi yaptğı an 'dava' yitirilecek, TÜPRAŞ gerçeği kayıplara karışacak. Nitekim ilk işaretlerine 'TÜPRAŞ'tan yanık sorular' başlıklı yazımda değinmiştim: 'TÜPRAŞ, ihaleyi kazandğı açıklanan firmaya devredildiği anda depolarında 500 milyon dolarlık petrol olacak..' Allah'tan, inanmadığımı belirtmişim. TÜPRAŞ Genel Müdürü Hüsamettin Danş arayaçyapt"Depolarımızda 500 değil, 560 küsur milyon dolarlık petrol var ama bir o kadar da vadeli alım gereği borcumuz var." Bürokrat olarak, TÜPRAŞ özelleştirmesi ile ilgili 'görüş beyan'nda bulunmaktan özenle kaçınan Genel Müdür'ün açıklaması tabii ki, CHP'nin kovaladığı karakolluk malzemeleri bir kalemde gerçek dışı kılmaz. Ama zerre miktar yalan zehri som gerçekleri bile geçersiz hale getirmeye yetebilir. Allah bize hak gözetme ve dava gütme ahlakı nasip eylesin!
|