Garantili sandık kuruntuları
AdaylarInI açıklayana kadar, sandığa rakipsiz gideceği hemen herkesçe kabul edilen AK Parti öyle görünüyor ki, bu manzaranın kendisine verdiği aşırı özgüvenin bedelini ödeyecek.. Gerçi bu özgüven 'kara taşı bile aday göstersem kazanırım' türünden körleştirici düzeye ulaşmadı ama pek çok seçim çevresi için kendilerine 'hayal kırıklığı' yaşatabilecek tercihlere de engel olamadı. Onun için de ödenecek bedelin çok ağır bir fatura olması beklenemez. Kendilerine ders olabilecek kadar anlamlı bazı mevzii yenilgilerle karşılaşırlar, o kadar.. Kim bilir, belki de bizzat Erdoğan, ezici bir zafer kazanmayı siyasal, kimyasal, ruhsal açıdan sakıncalı gördüğü için böyle olmasını istemiştir. Tabii bu tahmin sandık gününe gelinceye kadar lehte ve aleyhte rüzgarları çarpıcı biçimde değiştirecek gelişmeler yaşanmaması kaydıyla geçerlidir. Olayın düğümü, iktidar partisinde pek çok etkin ismin, bu seçimde mutlak favori olmayı doğru tahlil edemeyişinde.. Bu yüzden beklenen zaferlerine katkı yapacak etkenler arasında öteki partilerin zayıflığını önemsemiyor, hatta küçümsüyorlar. Oysa bu öyle bir maç ki; favori takım çok çok iyi bir takım olduğu için değil, karşısındaki rakip çok aciz durumda bulunduğu için kazanacak.. Bazı oyuncularını maç saatinde sahaya yetiştirmeyi beceremeyen bir takımın çok iyi olduğunu ve mükemmel yönetildiğini düşünmek mümkün müdür? Hafifsemenin dayanılmazlığı CHP'nin Eskişehir'de düştüğü duruma gülen büyük favori, Mardin'de aynı cilveyi yaşamasını sadece basit bir kaza sayabilir mi? Şüphesiz Erdoğan ve kurmayları da bilir ki, rağbetin yüksekliği ve imkanların bolluğu, her şeyin olması gerektiği gibi işlemesini garanti etmiyor. Ancak bu bilgi, rakibi küçümseme durumunu ortadan kaldırmaya yetmiyor. Tıpkı, futbolda sık sık gördüğümüz üzere teknik sorumluların ve hatta oyuncuların bile üstüne basa basa 'rakibi asla hafife almıyoruz, maç sahada kazanılır' diye konuşup durdukları halde gerektiği kadar yoğunlaşamamaları gibi. Top oynayanlar bilir: Bir hafta boyu, zayıf rakibinizi ciddiye almak için kendi kendinize içtenlikle telkinde bulunursunuz.. Ama beyninizin bir köşesinde rakibin güçsüzlüğü, örtülemez bir gerçek olarak durmaktadır. Zaten, sıra o maça gelinceye kadar zayıf olduğu tartışma götürmeyen rakibinizi yeteri kadar hafife almışsınızdır. Şimdi size yüklenen veya kendi kendinize yüklediğiniz yoğunlaşma talimatları, ısmarlanmış, yapay bir öğreti gibi kalır. Bu duygular içinde sahaya çıkarsınız.. Beş dakika geçmeden rakibin size fena halde bilenip yoğunlaştığını görünce pabucun pahalı olduğunu hakkıyla kavrarsınız. Oysa iş işten geçmiştir. Teknik kalitenizin üstünlüğü, fizik bakımdan mükemmelliğiniz, maçın çok zor geçmesini önlemeye yetmeyecektir. Sabit artılarınızla yine kazanabilirsiniz ama üç puanı alana kadar canınız çıkar! Üstelik bu kötü tecrübeyi birkaç hafta sonra bir başka zayıf takım karşısında da yaşarsınız. Saadet değneği AK Parti bu yoğunlaşma sorunuyla, yaşı gereği ilk defa karşılaşacak. 28 Mart seçiminin büyük favorisi, gözlemlerime göre, en fazla küçümsediği rakiplerinden biri olan Saadet Partisi'ne beklenmedik puanlar verecek. Erbakan'ın sadık bağlıları, diyebilirim ki şu an seçime en iyi yoğunlaşmış maç kadrosunu oluşturuyorlar. Gerçi büyük bir patlama yapabilecekleri kanaatinde değilim. Kendilerinin de böyle bir zafer beklediklerini sanmıyorum. Ancak kilitlendikleri tek hedef, iktidar partisine acı vermek.. Bunun için de başarılı olabilecekleri yerlerde amansız bir hazırlık içindeler. Büyük takıma karşı müthiş bir bilenmişlikle çalışıyorlar. Hepsinden önemlisi de, 12 Eylül sonrasında Refah Partisi'nin tırmanışında büyük pay sahibi bulunan o yaman kadın elinin devreye girmiş bulunmasıdır. Bugün yine binlerce inanmış hanımdan oluşan kadro kapı kapı dolaşarak adeta yalvara-dilene 'dava için' oy toplamaya çalışmaktadır. Gerçi bu oy avcıları, eskisi kadar geniş bir kitle oluşturmuyorlar ama kalanlar, davanın ve Erbakan'ın kutsallığına inandıkları için, hiçbir partide görülmeyen bir şevk içindeler. Onun için, iktidar partisi, kızgın anasının kucağında, fiyakasını sarsacak yerlerinden çimdiklenir ve morartılırsa şaşırmam..
|