Çankaya'nın bayram uyarıları
Türkiye'de devlet zirvesinin gündemindeki sıkıntının ne olduğu öğrenmek için, Çankaya Köşkü'nden gelen bayram veya yılbaşı mesajlarını okumak yeterlidir.
Cumhurbaşkanı'nın yayınladığı mesajlara bakıldığında, Türkiye'nin önündeki en büyük sıkıntının ne olduğu da anlaşılır. Nitekim, Çankaya Köşkü'nden dün gelen bayram mesajı da devlet zirvesindeki sıkıntının adresini göstermeye yetti; "Son günlerdeki tartışmaların yargı kurumunu yıpratacak düzeye taşımış olması..."
Sezer'in sözünü ettiği, bir süre önce gerçekleştirilen ve Neşter-2 adı verilen yüksek yargı mensupları ile hakim ve savcıları da kapsayan operasyon. Bazı avukatların, yargı mensupları ile temas kurup rüşvet karşılığı davaları kazandıklarına yönelik iddialar. Yargı süreci devam ettiği için, iddiaların ne kadar gerçek olduğu konusunda bugünden bir şey söylemek zor.
Ancak, bir yargıç olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in dünkü bayram mesajı dikkatle okunduğunda, operasyonun şekli ve takdim tarzının devletin zirvesinde yarattığı olumsuz etkinin sonucunu görmek olası.
"Henüz doğruluğu kanıtlanmamış savlarla kamuoyunun yönlendirilmeye çalışılması, olumsuzlukların tüm kuruma mal edilmesi doğru değildir" diyerek Sezer içinden geldiği yargıya sahip çıkıyor.
Erkler ayrılığı Cumhurbaşkanı, "erkler ayrılığına" dikkat çekerek de bazı kurumların bir başka kurum üzerinde kurmaya çalıştığı tahakküm çabalarına tepki koyuyor.
Aslında bu tepki sadece Cumhurbaşkanlığı katında değil, devletin diğer etkin kurumlarında da son dönemde sıkça dile getiriliyor.
Hatta, kurumsal güvensizliğin yarattığı sıkıntı ve bazı kurumların başında bulunanların ayak oyunlarından çıkar bekleme çabaları açık bir şekilde kayda geçiriliyor.
Nitekim, Sezer de dünkü mesajında bunun altını özenle çizme gereği duyuyor: "Erkler ayrılığı ilkesini benimseyen çağdaş ülkelerde iktidarın gücünün dengelenmesi için yargı erkine ve yargının, yasama ve yürütmeden bağımsız yapılandırılmasına özel önem verilmiştir..."
Sezer, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünün de yargı erkinin bağımsız ve siyasal karışmalardan uzak çalışması ile olası olabileceğini belirtiyor.
"Adaletin, 'devletin' temeli, 'hak' arayanın tek güvencesi" olduğunu anımsatıyor. Açıkça, Sezer de erkler ayrılığında en ön sırada yer alan yargının yıpratılmasının yaratacağı sonuca dikkat çekiyor.
Toplumsal linç İçinden birkaç kişinin yapmış olabileceği yanlışlıkları ön plana çıkarıp, geçmişte örneklerine sıkça rastlandığı gibi, bir linç duygusu içinde yargının tümünün mahkum edilmesinin önüne set koyuyor.
Sezer'in sözleri aslında medyaya da verilmiş bir mesaj niteliğinde.
Geçmişte, adı birçok hayvan ismi ile anılan operasyonlar sonrasında medyanın yaygaracı baskısı ile yapılan gözaltı ve tutuklamaların sonuçlarının nasıl boş çıktığı görülmüştü. O dönemde boy boy resimleri yayınlanan ve sırtlarına asılsız suçlar yüklenen kamu görevlilerinden çoğunun nasıl kurban edildiği mahkeme süreci sonucunda ortaya çıkmıştı. Medya, erkler ayrılığının dördüncü kuvveti yerine, dövücü kuvveti haline gelmişti. Bu açıdan Sezer'in dünkü mesajı önem kazanıyor. Sadece erkler ayrılığını hayata geçirmek yetmiyor, erklerin durduğu noktanın hakkını da vermesi gerekiyor.
Bu yapılamadığı takdirde, merkezin, bir anda çevre merkezlerin uydusu haline gelmesi kaçınılmaz oluyor.
Yargının yıpratılması, gücünün azaltılması ve çevre merkezlerin boyunduruğuna girmesi halinde, bunun erkler ayrılığına, dolayısıyla demokrasiye vuracağı darbenin şiddetin ne olacağı da etrafımızdaki ülkelere bakıldığında görülüyor.
Geçmişte olduğu gibi Çankaya bu kez de kaygı ve düşünceleri bayram mesajıyla kayda geçiriyor.
Nice bayramlar dileğiyle...
|