Mumcu: AB bizden alacak
Bakanlar Kurulu'ndan önceki gün Türkiye'de kanayan bir yarayı daha pansuman edecek önemli bir kanun tasarısı çıktı. Telif Yasası veya uzun adıyla Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu...
Yasa tasarısı, mevcut kanunun bazı maddelerinde değişiklik yaparak, Türkiye'de sanatçı, şair, yapımcı, yazarın en büyük sıkıntısı olan "Fikir hırsızlığına" karşı sert önlemler getiriyor. Hem de fikir hırsızlığını bir kamu suçu haline getirerek. Telif Yasası'nın çıkması için geçmiş hükümetler de büyük uğraş vermişti.
Ancak, meslek kuruluşları arasında bir türlü anlaşma sağlanamadığı için yasa tasarısı ile ilgili girişimler hep başladığı yerde bitmişti. Meslek grupları arasındaki iletişim tamamen yok olmuş, hatta bundan dolayı ağır hakaretlere kadar varan karşılıklı suçlamalarla karşılaşılmıştı. Anlaşmazlık da fikir hırsızlarının işine yarar hale gelmişti.
Yönteme inanmak Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu dün yasa tasarısı üzerinde konuşurken, uzlaşının nasıl sağlandığını sorduk. "Yönteme inanmak gerekiyor" diye söze başladı. Bugüne kadar meslek grupları arasında sadece protokollerin oluşturulduğunu anımsattı.
Ancak sorunun asıl noktası olan bir fikir eseri kullanıldığında bunun paylaşımının nasıl olacağına ilişkin sorunun bir türlü aşılamamış olduğuna dikkat çekti.
"Tam anlamıyla iletişimsizlik vardı. Hiçbir mekanizma da yoktu" diyerek devam etti: "Karışık alan fikri mülkiyet olunca birden fazla kişinin hakkı ortaya çıkıyordu.
Yazarı, kaydedicisi, söyleyeni, besteleyenin de hakkı ortaya çıkıyordu. Bunları bir noktaya toplamamız gerekiyordu. Fikri mülkiyet eşyadaki kadar somut olmayıp soyut bir kavram olduğu için eserleri üretenler açısından da zor şartlar altındaydılar.
Kopyaların sayısız kullanılmasından perişan vaziyete idiler." Mumcu, sorunu çözmek için uyguladığı yöntemi Önce arama konferansı düzenlemiş. Herkes eteğindeki taşı, sorunları ortaya dökmüş. Sonra sorunlar üzerinde tartışma başlamış. İlk aşamada, "Bu da diğerleri gibi olacak, başladığı gibi bitecek" diyenler olmuş. Ancak, toplantılar devam ettikçe, taraflar birbirlerini daha iyi anlamaya başlamış. Sonuçta yasa da bazı itirazlarına rağmen görüş birliği içinde hazır hale getirilmiş. Düzenlemeye göre fikri mülkiyet konusu ürünlerin lisansı olmayan yerlerde satışı yasak hale geliyor.
Yani bir roman daha piyasaya çıktığında, işporta tezgahında korsan kopyasıyla karşılaşılmayacak. Yapanlar ise çok büyük ceza ödemek zorunda kalacak.
Ayrıca fikir ve sanat eserleri de öyle bir defa telif ödenip defalarca kullanılamayacak. Kullanıldığı sürece eserin sahibine ödemede bulunulacak. Mumcu'nun da dün söylediği gibi "Marifet iltifata tabidir ama, bir alkış da yeterli olmamalıdır. Bunun maddi karşılığı da yerini bulmalıdır" anlayışı geçerli olacak.
AB'ye örnek olacak Bakan Mumcu telif sorununun dünyanın birçok yerinde yaşandığını da anımsattı. Özellikle de AB ülkelerinde son yıllarda çok büyük bir sorun olarak ortaya çıktığını vurguladı.
Ardından şu iddiasını dile getirdi: "Bu yasa AB'ye örnek olacak. AB bizim uygulamamızı kendine örnek alacaktır." Mumcu, yasa Meclis'ten çıkıp uygulamaya başlandıktan sonra yararının AB ülkeleri tarafından da görüleceğine inandığını söyledi.
AB'nin kendisini hazırladıkları yasaya uyumlu hale getireceğini belirterek şöyle devam etti: "Her zaman yasaları biz AB'den alacak değiliz, şimdi de AB bizden örnek alacak..."
Entelektüel sermaye Mumcu'nun da vurguladığı gibi tasarı yasalaştığı takdirde birçok kişi sıkıntıdan kurtulacak. Belki de bundan en büyük faydayı Türkiye'de son yıllarda sayısı gittikçe azalan ozanlar görecek. Eserleri herkes tarafından çalınıp söylenen, ancak bunun karşılığını bir türlü alamayan, park bekçiliği yaparak geçimini sağlamak zorunda kalanlar ve aileleri kazanacak. Bundan daha önemlisi Türkiye'nin entelektüel sermayesi güç bulacak. Kaybedecek ise fikir hırsızları olacak...
|